Bölüm 12 : SORUMLULUK KAVRAMI
Bu bölümde hukuktaki sorumluluk, siyasi sorumluluk,cezai sorumluluk,mali sorumluluk olmak üzere 3 sorumluluk türü inceleyeceğiz.
1.SİYASİ SORUMLULUK
İdarecilerin "egemen"liğe karşı olan sorumluluğudur.
A. KOLLEKTİF SİYASİ SORUMLULUK :
Bakanlar kurulu hükümetinin genel siyasetinin yürütülmesinden dolayı TBMM karşısında bakanlar kurulunun bütün üyelerinin birlikte sorumlu olması demektir. Gerçekleşme usülu güven oyudur.
aa) Göreve başlarken güven oyu : Göreve yeni başlayan bakanlar kurulu TBMM'den güven istemek zorundadır. TBMM yeni kurulan bakanlar kuruluna güven oyu vermezse, kurulmuş olan bakanlar kurulunun görevi sona erer.
bb) Görev sırasında güven oyu : Bir bakan kendi için meclisten güven oyu isteyemez.Ancak güven isteme bakanlar kurulu kararıyla yapılamaz. Doğrudan başbakan tarafından yapılır.Güven isteme meclise bildirilmesinden bir tam gün geçmedikçe görüşülemez ve görüşmelerin bitiminden bir tam gün geçmedikçe oya konulamaz. güven isteme üye tam sayısının salt çoğunluğu ile red edilebilir(Anayasanın 111.Maddesi hukukçular açısından Turgut Özal kuralı olarak geçer.)
cc) Gensoru sırasında güven oyu : Gensoru görüşmeleri sırasında bakanlar kurulu hakkında güven oylamasına gidilebilir(Anayasanın 99/3-4 )Bu iki durumda ortaya çıkar. Gensoru görüşmeleri sırasında milletvekileri veya siyasi parti grupları güvensizlik önergeleri verebilirler. Bu güvensizlik önergeleri sonucunda güven oylaması yapılmaktadır. Gensoru görüşmeleri sırasında bakanlar kuruluda güven isteyebilir..
B.BİREYSEL SİYASI SORUMLULUK :
Bakanların parlamentoya karşı tek tek sorumluluğu anlamına gelir. TBMM yalnızca bir bakanı görevden alabilir.(AY 112-2).
2.CEZAİ SORUMLULUK
İnsanların ceza hukukundan kaynaklanan sorumluluğu demektir. Karar vermeye adli yargı düzeninde bulunan ceza mahkemesi yetkilidir. Cezai sorumluluk, kişisel bir sorumluluktur. Özel hukuk veya Kamu hukuku tüzel kişilerinin cezai sorumluluğu olamaz. Cezai sorumluluğa kişinin suç işlemesi yol açar. Suçsa kanunun suç olarak tanımladığı insan davranışıdır. Bir insan davranışı belirli bir toplumsal çevrede ne kadar zararlı görülürse görülsün, ceza kanunu tarafından suç olarak tanımlanmadıkça suç teşkil etmez ve bu davranışı yapan kişi cezalandırılamaz. Buna "kanunsuz suç olmaz " ilkesi denir. aynı şekilde fiil suç teşkil etse bile, suç işleyen kişiye kanunun o suç için öngördüğü cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Buna da " kanunsuz ceza olmaz " ilkesi denir.
A. SUÇUN MADDİ UNSURU :
- Hareket : Bir kişinin bir suç işlediğinden bahsedilemez ve bu kişinin cezai sorumluluğunun doğduğunu söyleyebilmek için her şeyden önce bu kişinin bir harekette bulunmuş olması gerekir. Dış dünyaya yansımış düşünceler, hareket değildir ; bunlardan dolayı kişiler sorumlu tutulamaz.
- Netice : Dış dünyadaki bir değişikliktir. Örneğin, Mala zarar verme
- Nedensellik Bağı : İlliyet rabıtası denen nedensellik bağı en kısa bir şekilde hareket ile netice arasında sebep- sonuç ilişkisi olarak tanımlanabilir.
B. SUÇUN MANEVİ UNSURU :
Bir fiilin suç teşkil edebilmesi ve failin suçtan sorumlu tutulabilmesi için fiilin bilerek ve isteyerek yapılması iradi olması özelliğine "suçun manevi unsuru" denir. Failin genel olarak kusurlu bir şekilde hareket etmeye ehil olması gerekir. Failin somut olayda kusurlu bir şekilde hareket etmesi gerekir. Bunlardan birincisine isnat yeteneği denir, ikincisineyse kusurluluk denmektedir.
- İsnat Yeteneği : Kişinin kendi hareketlerinin anlamını kavrayabilme ve bunları yapmayı isteme gücüne sahip olması demektir. Yaş küçüklüğü , akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik , geçici nedenler, istemeyerek sarhoşluk, uyuşturucu madde etkisi, ortadan kaldırır veya zayıflatır.
- Kusurluluk : fiili, bilerek ve isteyerek yapmış olması gerekir. Suçun manevi unsuru asıl meydana getirilen şey kusurluluktur. Bir kişinin kusurlu olması için kasıtlı ve taksirli olması gerekir.
b) Taksir : Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
Taksirli suçun cezalandırılmasının nedeni şudur ; Fail, uygulanması gereken davranış kurallarına uymak suretiyle önleyebileceği bir fiili, bu kuralları ihlal etmek suretiyle istemeyerek gerçekleştirmiş olmaktır. taksirli suçlarda da fail, kısıtlı suçlarda olduğu kadar olmasa da yine kınanabilir niteliktedir.
CEZAİ SORUMLULUĞUNU ORTADAN KALDIRAN HALLER ;
- Kaza ve Tesadüf (Beklenmeyen Hal ) : Öngörülmesi ve önlenmesi mümkün olmayan ama failin hareketi sebebiyle ortaya çıkan neticedir. Kaza ve tesadüf nedensellik bağını ve dolaylı olarak da kusurluluğu ortadan kaldırır.
- Mücbir Sebep : Failin dışındaki sebeplerden kaynaklanan neticedir. Örneğin, Uçağa yıldırım düşmesi .
- Cebir : Başkası tarafından zorla suç işlemesine zorlamak. Örneğin, Nöbetçiyi zorla nöbet yerinden ayırmak.
- İkrah ve Tehdit : Hala var olan ve gelecekte gerçekleşecek bir zarardan kendisini veya bir başka kişiyi kurtarmak için kendinden istenen suçu işlemesi.
- Meşru Müdafaa : Birinin ağır ve haksız bir saldırıya karşı kendisini veya bir başkasını korumak için gösterdiği zorunlu tepkidir.
- Iztırar Hali : Bilmeden bir tehlikeden kendini veya bir başkasını kurtarmak için suç işlemek zorunda kalmasıdır. Örneğin dağda kalan birinin zorla birinin evine girip yemek alması.
3. MALİ SORUMLULUK
Bir kişinin diğer kişiye verdiği zararın, zarar verenin mal varlığına devlet aracılığıyla cebren el konularak tazmin edilmesidir.
A. MEDENİ SORUMLULUK
Hukuki sorumluluk ve özel hukuk sorumluluğuda denir. Bir kişinin diğer kişiye özel hukuk alanında verdiği zararı gidermesi demektir. Devlet zoruyla edimin ifasına sorumluluk denmektedir. Özel hukukta sorumluluk borcun müeyyidesidir. Borçsa sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme'den doğmaktadır.
- Akdi Medeni Sorumluluk : Borçlunun sözleşme hükümlerine aykırı olarak alacaklıya vermiş olduğu zararı tazmin yükümlülüğü olarak tanımlanmıştır. Sözleşme iki tarafın bir hukuki sonucu elde etmek için iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun surette açıklamaları denmektedir.
- Haksız Fiil Sorumluluğu : Hukuka aykırı olan ve başkalarına zarar veren davranışlardır. Bu tür davranışlar neticesinde ortaya çıkan zararı, zarar veren kişi tazmin etmekle yükümlüdür.Buna haksız fiil sorumluluğu denir.
- Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Sorumluluk : Bir kimsenin haklı bir sebep olmaksızın bir başka kimse aleyhine zenginleşmesidir. Burada bir kişinin mal varlığı artarken diğerinde de azalma olur.
B. iDARİ SORUMLULUK
İdarenin sorumluluğu denmektedir. İdarenin bakanlar hariç diğer makamlarının siyasi sorumluluğu yoktur. İdarenin cezai sorumluluğu da bulunmamaktadır, çünkü idare denilen şey bir tüzel kişililerin cezai sorumlulukları olmaz.
- Akdi İdari Sorumluluk : İdarenin bir özel kişi ile yapmış olduğu idare sözleşme hükümlerine aykırı olarak sözleşmeci özel kişiye vermiş olduğu zararı tazmin ile yükümlüdür. Örneğin, imtiyaz sözleşmeleri, iltizam, kamu istikrarsız sözleşmeleri, idari hizmet sözleşmeleri gibi sözleşmeler idari nitelikte olan sözleşmelerdir.
- Sözleşme Dışı İdari Sorumluluk : İdarenin tek yanlı işlemleri ve eylemleriyle kişilere verdiği zararları tazmin etmesi yükümlülüğü olarak tanımlanmıştır.
a) Kusurlu sorumluluk : İdarenin hukuka aykırı bir eylem ve işlemiyle zarar verdiği bir kişinin zararını tazmin etmesi yükümlülüğüdür. Kusur, idarenin yürüttüğü hizmetin hiç işlememesi veya geç işlemesi demektir.
b) Kusursuz sorumluluk : Eylem ve işlemlerinden doğan zararı bazı durumlarda, kusuru olmasa bile tazmin etmesi yükümlülüğüdür.
aa) Risk İlkesi : İdare, bir kusuru olmasa da yürüttüğü tehlikeli faaliyetler veya kullandığı tehlikeli araçlar nedeniyle ortaya çıkan zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
bb) Fedakarlığın Denkleştirilmesi İlkesi : Kamu külfetleri karşısında vatandaşların eşitliği ilkesidir. İdarenin nimetleri tüm toplum tarafından paylaşılan hukuka uygun eylem ve işlemlerinin külfetlerinin sadece belli kişi veya kişilerin uğradığı zararı, idarenin bir kusuru olmasa bile tazmin etmesini öngörmektedir.
İDARENİN SORUMLULUĞUNUN ŞARTLARI :
- İdarenin bir fiilinin bulunması gerekir. İdarenin eylem ve işleminin bulunması şartı idarenin hem kusurlu sorumluluğu hem de kusursuz sorumluluğu için geçerlidir.
- İdarenin fiilinin kusurlu olması gerekir ama kusursuz sorumluluğu için değil, sadece kusurlu sorumluluğu için geçerli olan bir şarttır.
- İdarenin sorumluluğu olması için ortada bir zarar olması gerekir.
- "zarar" ile "zarar veren bir olay" arasında nedensellik(illiyet bağı) bağı bulunması gerekir. Neden- sonuç ilişkisinin bulunması anlamı olarak da tarif edebiliriz. Nedensellik bağı iradenin sorumluluğu için olmazsa olmaz koşuldur. Nedensellik bağı şartı iradenin hem kusurlu sorumluluğu hem de kusursuz sorumluluğu için geçerlidir.
Bölüm 13 : BORÇ KAVRAMI
Bu bölümde özellikle şunu belirtmek isterim sevgili arkadaşlar . 22 Nisan 1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu, 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren yürürlükten kalkmış ve yeni Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiştir. Aralarında gerek sistem, gerek içerik olarak çok büyük farklılıklar bulunmamaktadır. Ancak dilleri arasında büyük farklılık vardır. Pek çok hukuki terim değişmiş yerini yeni hukuki terimlerin aldığını görmekteyiz. Şüphesiz incelediğiniz taktirde göreceksiniz ki dildeki değişikliklere paralel olarak kanunların dili de değişmiştir.
1.BORÇ KAVRAMI
En dar anlamda borç, para borcunu ifade ederken, dar anlamda ki borç hukuki ilişkide iki kişiden birinin diğerine karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu şeyi ifade etmektedir. Geniş anlamda borçsa alacaklı ve borçlu arasındaki mevcut olan hukuki bağı ifade eder. Buna bizler borç ilşkisi demekteyiz.
BORÇ İLİŞKİSİ KAVRAMI : İki taraf arasında mevcut olan ve kendisine borçlu denen tarafın alacaklıya karşı edim adı verdiğimiz belli davranış biçiminde bulunmakla yükümlü kılınan bağdır.
BORCUN KAYNAKLARI :
A. Hukuki İşlemlerden ( Sözleşmelerden ) Doğan Borçlar :
Hukuki işlem, hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklaması ya da açıklamalarıdır. ikiye ayrılır
- Tek taraflı hukuki işlemler
- Çok taraflı hukuki işlemler, çok taraflı hukuki işlemlerse yine kendi içerisinde ikiye ayrılmaktadır. Kararlar ; birden fazla kişinin iradelerinin karşılıklı değil, aynı yönde açıkladıkları çok taraflı hukuki işlemlerdir. Sözleşmeler : En az 2 kişinin aynı hukuki sonucu doğurmaya yönelik olarak karşılıklı ve birbirlerine uygun irade açıklamalarıdır.
- Sözleşme Kavramı; İki tarafın bir hukuk sonucu elde etmek üzere iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun surette açıklamalarıdır.
- Sözleşmenin Kurulması( Sözleşmenin Unsurları) ;
a) Öneri : Sözleşme yapma teklifi veya çağrısı niteliğindedir. Sözleşmenin esaslı noktalarını kesinlikle içermelidir. Ciddi bir dili olmalı , Öneriye bağlanma niteliği şartını taşımalıdır.
b) Kabul : Öneren kişinin yapmış olduğu öneriye karşı tarafın vermiş olduğu olumlu cevaptır. Açık olacağı gibi örtülü de olabilir.
3. Sözleşmenin Şekli
a) Kural : "Şekil serbestliği" ilkesini kabul etmiştir. Sözleşmelerin geçerliliği kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbiri şekle bağlı değildir. Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça istedikleri sözleşmeyi istedikleri biçimde yapabilirler.
b) Yazılı Şekil : Metin, metnin altında imza olmalıdır. İmzalı mektup, imzalı telgraf ...örnek olabilir.
c) Resmi Şekil : Resmi senet, mal rejimi sözleşmesi , vasiyetname ...
4. Muhtelif Sözleşme Türleri( Özel Borç İlişkisi)
a) Mülkiyetin Devri Amacı Güden Sözleşmeler : Bir şeyin mülkiyetini bir kişiden diğer kişiye doğru devretmektir.
aa) Satış : Satılan şey , bedel , anlaşma gibi üç unsuru vardır. İki tarafa da borç yükleyen bir sözleşmedir.
bb) Mal Değişimi : Malın mal ile değiştirilmesi dolayısıyla trampada bedel ödenmesidir. Geri kalan özellikleri ise satış sözleşmesi ile birebirdir.
cc) bağışlama : Karşılık beklemeksizin devretme işlemidir. İvazsız bir sözleşmedir.
b) Kullanma Amacı Güden Sözleşmeler :
aa) Kira Sözleşmesi : kendi içinde ikiye ayrılırlar. Adi Kira, ürün vermeyen şeylerin kirası adi kira dır. Ürün Kirası ise arkadaşlar adı ile tamamen bağdaşmıştır, ürün veren şeylerin kirasıdır.Son olarak da Ürün Kirası ile karşı karşıyayız bu ise kiracıya yalnızca kiracıya kiralanan şeyi kullanmanın yanında ürün veya ürünlerinden yararlanma hakkı da vermektedir.
Kira Sözleşmesinin Sona Eriş sebepleri ; Sürenin dolmasından kaynaklanması, Fesih ihbarı veya Fesihten kaynaklıdır.
bb) Kullanım Ödüncü (Ariyet) Sözleşmesi : Para vermeden alıp kullanıp geri verme sözleşmesidir. Ariyet sözleşmesi, ivazsız bir sözleşmedir. Şekle tabi olmadığı gibi sözlü de yapılabilir.
cc) Tüketim Ödüncü ( Karz) Sözleşmesi : Ödünç verenin bir miktar şeyi daha sonra alması üzerine bir sözleşmedir.
c) İş Görme Amacı Güden Sözleşmeler : Birinin bir ediminin konusunu insanın emeğinin karşılığını teşkil eder.
aa) Hizmet Sözleşmesi : İşçinin iş yapmasının karşılığında işverenin ücret ödemesidir. Bedeni, fikri, hem bedeni hem fikri nitelikte bir iş olabilir.
bb) Eser Sözleşmesi : Şekle tabi değildir, sözlüde yapılabilir. İki tarafa da borç yükleyen bir sözleşmedir . Örneğin bir mimarın plan çizmesi, marangozun masa yapması gibi.
cc) Yayım Sözleşmesi : Fikir , sanat eseri sahibinin veya halefinin o eseri yayımlatmak için yayımcı ile anlaşmasıdır.
dd) Vekalet Sözleşmesi : Vekilin vekalet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmelerdir. Şekle tabi değildir, sözle de yapılabilir. İvazlı ve ivazsız olabilir. Avukatlar ile yapılan yazılı olmak zorundadır her zaman tek taraflı olarak sona erdirilebilir. Vekalet verenin sona erdirmesine azil , Vekilin sona erdirmesine istifa denir.
d) Muhafaza( Saklama) Amacı Güden Sözleşmeler : Güvenli bir yerde koruma altına alınan bir sözleşmedir.
e) Teminat Amacı Güden Sözleşmeler : Bir diğer adı ile Garanti altına almayı teşkil etmektedir.
- Kefalet Sözleşmesi : Kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmelerdir.
f) Talih ve Tesadüf Sözleşmeleri :
aa) Kumar ve Bahis : Bunlardan dolayı dava açılamaz ve takip yapılamaz. Kumar için verilen senette geçersizdir.
bb) Ömür boyunca Gelir Sözleşmesi : Gelir borçlusunun gelir alacaklısına, içlerinden birinin veya üçüncü bir kişinin ömrü boyunca belirli dönemsel edimlerde bulunmayı üstlendiği sözleşmelerdir. Yazılı yapılması şarttır.
cc) Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi : Bakan kişi ölünceye kadar bakar ve bakılan mağdurluğunun bir kısmını ölünce bakana devreder. Resmi sözleşmedir → Miras Sözleşmesi
g) Ortaklık( Şirket) Sözleşmeleri ; Adi Ortaklık : Birden fazla kişinin ortak bir amacı gerçekleştirmek için emek ve sermayelerinin bir araya getirmeleridir. ( Ortaklık )
- Adi Ortaklık : 2 ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
- Kefalet Sözleşmesi : Kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmelerdir.
f) Talih ve Tesadüf Sözleşmeleri :
aa) Kumar ve Bahis : Bunlardan dolayı dava açılamaz ve takip yapılamaz. Kumar için verilen senette geçersizdir.
bb) Ömür boyunca Gelir Sözleşmesi : Gelir borçlusunun gelir alacaklısına, içlerinden birinin veya üçüncü bir kişinin ömrü boyunca belirli dönemsel edimlerde bulunmayı üstlendiği sözleşmelerdir. Yazılı yapılması şarttır.
cc) Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi : Bakan kişi ölünceye kadar bakar ve bakılan mağdurluğunun bir kısmını ölünce bakana devreder. Resmi sözleşmedir → Miras Sözleşmesi
g) Ortaklık( Şirket) Sözleşmeleri ; Adi Ortaklık : Birden fazla kişinin ortak bir amacı gerçekleştirmek için emek ve sermayelerinin bir araya getirmeleridir. ( Ortaklık )
- Adi Ortaklık : 2 ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
B. Haksız Fiilden Doğan Borçlar
Haksız Fiil → hukuka aykırı olan ve başkalarına zarar veren davranışlardır.
1. Haksız Fiil Sorumluluğunun Şartları :
Verilen zararı tazmin etmekle yükümlü olunması durumudur.
a) Fiil : İnsan fiili (öz davranışı) insanın bir şey yapmaya veya yapmamaya yönelik bilinçli bir hareket tarzıdır.
b) Zarar : Haksız fiil zorunluluğundan bahsedilmesi için zararın meydana gelmiş olması gerekir. Bu zarar ya maddi zarar olmalıdır ya da manevi zarar olmalıdır.
c) Nedensellik Bağı : Fiil ile zarar arasında nedensellik bağı vardır.
d) Kusur : Hukuk düzeninin kınadığı, hoş görmediği davranış biçimine denir.
aa) Kast : Hukuka aykırı sonucun fail tarafından bilerek istenmesidir.
bb) İhmal : Hukuka aykırı sonucu istemekle birlikte, bu sonucun doğmaması için gerekli dikkat ve özeni göstermektir.
Kusursuz Sorumluluk ; Kusuru olmayan kişinin sorumluluğu yokturdur. Ama bazı halllerde, birinin kusuru olmasa dahi ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulabilinir. Buna bizler kusursuz sorumluluk adını vermekteyiz. Kusursuz sorumluluğun hallerini incelediğimiz taktirde sizlerin daha iyi bir şekilde kavrayabiliceğ kanaatindeyim.
Kusursuz Sorumlulk Halleri ;
⛤ Ayırt etme gücünden yoksunluk durumunda kişinin verdiği zararın, tamamen ya da kısmen giderilmesine karar verilir. Bizler buna hakkaniyet sorumluluğu demekteyiz.
⛤ Adam çalıştıran, çalışanının başkasına verdiği zararı tazminle yani gidermekle yükümlüdür. Bizler buna özen sorumluluğu demekteyiz.
⛤ Hayvan bakan kişi, baktığı hayvanın verdiği zararı üstlenmek zorundadır. Bizler buna yine özen sorumluluğu demekteyiz.
⛤ Bina veya başka bir şey yaptıran kişi, yapılan bozuklukları ve eksiklikleri gidermek zorundadır. Buna da yine özen sorumluluğu adını vermekteyiz.
⛤ Önemli bir tehlike arz eden işletmenin faaliyetinden doğmuş olan zarardan işletme sahibi varsa işleten sorumludur. Bunaysa sevgili arkadaşlar tehlike sorumluluğu diyoruz.
e) Hukuka Aykırılık : Doktrinde, kişilerin mal ve şahıs varlıklarını korumaya yönelik emredici hukuk kurallarına aykırılık denir. Çoğunlukla mutlak hakkın ihlali şeklinde ortaya çıktığını bu zamana kadar ki araştırmalarımız sonucu gördük. Mesela arkadaşlar birisinin öldürülmesi yaşama hakkının elinden alınması.
Ancak bazı hallerde bir davranış, bir başkasına zarar verebilir ama bu aynı zamanda hukuka aykırılık da teşkil etmeyebilir. Bunaysa hukuka uygunluk sebepleri demekteyiz.Bunlar ; Meşru Müdafaa olabilir , zaruret hali olabilir , bir hakkın kullanılması veya mağdurun zarara öncesinde razı olması olabilir.
2. Haksız Fiil Sorumluluğunun Sonucu , Zararın Tazmini :
Haksız fiil sorumluluğunun sonucu tazminattır. Maddi tazminatın kendi içinde ikiye ayrıldığını söyleyebilirz. Ve şimdiyse bunu inceleyeceğiz.
a) Aynen Tazmin ; Zarara uğrayanın malvarlığını zarardan önceki durumuna geri getirmektir.
b) Nakden Tazmin ; Malvarlığında zarara uğrayan kişinin zararının, zarar veren tarafından para ile giderilmesidir.
Sevgili arkadaşlar şunu bileyim ki tazmin şeklini bizler dava açarak talep edemeyiz. Bizler ancak tazmin talebinde bulunabiliriz. Tazminatın şeklini hakim belirlemektedir. Aynı zaman da eğer hakim nakden tazminata zarar vereni tazmin etmekle yükümlü kılacak ise yeterli ğördüğt miktarı da belirmek ile yükümlüdür.
C. SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEDEN DOĞAN BORÇLAR
Birinin haklı sebebi olmaksızın başka bir kimsenin aleyhine zenginleşmesi durumuna bizler sebepsiz zenginleşme demekteyiz.
Eğer sebepsiz zenginleşme söz konusuysa . Konu sahibi olan sebepsiz zenginleşen kişinin zenginleşmeyi mağdur ettiği kişiye iade etme yükümlülüğü vardır. Sebepsiz zenginleşmenin varlığının söz konusu olması için (şartları) ; biri zenginleşmeli, diğer kişi fakirleşmeli , zenginleşme ve fakirleşme arasında nedensellik bağı olmalı ve zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmaması gerekmektedir.
Eğer arkaraşlar zenginleşen fakirleşene geri verme yükümlülüğünü yerine getirmiyor ise fakirleşen zenginleşen tarafa sebepsiz zenginleşme davası açabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder