25 Nisan 2017 Salı

HUKUKTAKİ TEMEL KAVRAMLAR-4





 Bölüm 10 : MÜEYYİDE KAVRAMI

     Daha öncesinde de hukuk kurallarının bir insan davranışı olduğunun üzerinde durduğumuzu hatırlarsınız. Hukuk kuralları, konusunu oluşturan insan davranışının yapılmasını veya yapılmamasını kişilerin isteğine bırakmaz. Hukuk kurallarının emrettiği veya yasakladığı insan davranışı muhattapları için zorunludur. Bu zorunluluk, bağlayıcılık, hukukta "müeyyide"(yaptırım, sanction) ile sağlanır. 


  • Yani sevgili okurlarım buradan şunu çıkartmak gerekir, hukuk kurallarına uyulmasının nihai nedeni müeyyidedir.
  • Kişi ya hukuk kurallarına uyar ya da müeyyideye maruz kalır.
Bizlerde bu bölümümüzde  hukuk kurallarının müeyyidesini göreceğiz. Şimdi müeyyidenin tanımı ile öğrenmeye başlayalım.

Müeyyide, bir hukuk kuralının ihlaline tepki olarak gösterilen ve hukuk düzeni tarafından öngörülen cebirdir.


            1. MÜEYYİDE ÇEŞİTLERİ

         A. ÖZEL HUKUK MÜEYYİDELERİ 

  Burada başlıca özel hukuk müeyyide çeşitlerinin üzerinde duracağız.


  • CEBRİ İCRA , Bir borç ilişkisinde, borcunu rızasıyla yerine getirmeyen borçlunun, devlet gücü aracılığı ile bu borcunu zorla yerine getirmesini sağlayan bir müeyyide çeşididir. Özel hukuk ilişkilerinden kaynaklanan yükümlülükler genelde icra daireleri tarafından icra ve iflas kanununun öngördüğü usullere göre cebren icra edilir.
  • TAZMİNAT , Bir kimsenin hukuka aykırılık teşkil eden kusurlu bir davranışı sonucunda başkasına verdiği zararın o kişiye ödettirilmesidir. Tazminat birinci olarak, kendisine " haksız fiil" dediğimiz hukuka aykırı zarar verici davranışlardan doğabilir. İkinci olarak, tazminat sözleşme şartlarına uyulmasından da doğabilir.
  • GEÇERSİZLİK,  Hukuki işlemin kanunun aradığı koşullara uyulmadan yapılması geçersizlik sonucunu doğurur.
Geçersizlik koşulunun ayrıca iki önemli başlığı daha vardır bunlar;

   - YOKLUK : Bir hukuki işlemin kanunun öngördüğü kurucu unsurlarından en az birine uyumaması halinde o işlemin oluşmamış sayılmasıdır.  Hukuken hiç doğmamış, olmamış sayılır.

   - BUTLAN : Bir hukuki işlemin baştan itibaren hukuki sonuçlarını meydana getirmemesi veya sonradan da geçerli kılınmaması demektir.

Butlan da kendi içinde iki önemli başlık barındırır. bunlardan birincisi mutlak butlandır, ikincisiyse nispi butlandır.

           ⇒ Mutlak Butlan : Bir hukuki işlemin, kanunun öngördüğü kurucu unsurlaru bulundurmakla birlikte, kanunun emredici hükümlerine aykırı olmasıdır. Örneğin, amca ve yeğen evliliği

          MUTLAK BUTLAN ve YOKLUK ARASINDAKİ FARK ?

     Yokluk ile sakat bir işlem, hukuken hiç doğmamış, hukuk aleminde hiç olmamış sayılır. Mutlak butlan ile malül bir hukuki işlem meydana gelmişse , hukuk aleminde doğmuştur, ama geçersizdir.
Örneğin ; Yoklukta bebek hiç doğmamıştır. Mutlak butlan da  ise bebek ölü doğmuştur.

         MUTLAK BUTLANIN ÖZELLİKLERİ 

      Mutlak butlan herkes tarafından ileri sürülebilir.
      Bir hukuki işlemin mutlak butlan ile malül olduğu yolundaki iddia zaman aşımına uğramaz.
      Hakim butlanı re'sen göz önüne alır.
      Mutlak butlan sebebinin ortadan kalkması dahi, baştan mutlak butlan ile sakat olan işlemi geçerli hale getirmez.
      Tarafların sonradan anlaşmaları halinde de mutlak butlan ile sakat olan hukuki işlem geçerlilik kazanmaz.

          ⇒ Nispi Butlan : Başta geçerli olan bir hukuki işlem, taraflardan birinin onun iptalini istemesiyle geçersiz hale gelmektedir.

İptal istemi 6 aylık süre zarfı içinde mutlaka istenmelidir.

       B. KAMU HUKUKUNUN MÜEYYİDELERİ 


  • CEZAİ MÜEYYİDELER (CEZA HUKUKU MÜEYYİDELERİ)
  Örneğin : ağırlaştırılmış müebbet hapsi veya müebbet hapis, süreli hapis cezaları veya adli para cezası da birer cezai müeyyide çeşitleridir.


  • İDARİ MÜEYYİDELER (İDARE HUKUKU MÜEYYİDELERİ) 
 - ÖZEL KİŞİLERE KARŞI MÜEYYİDELER ;

Müeyyidelerini kural olarak, mahkemeler değilde idare verir.
İdare hürriyetten mahrum edici nitelikte idari müeyyide uygulayamaz.
Örneğin : İdari para cezası, mülkiyetin kamuya verilmesi, el koyma, yıkım, sürücü belgesinin geri alınması, iş yerinin kapatılması, barodan kaydın silinmesi, meslek ve sanat icrasından men, izin veya ruhsatın geri alınması gibi müeyyideler vardır.

- İDAREYE KARŞI MÜEYYİDELER ;


        Yokluk : İdare, bazen hukuka çok ağır bir şekilde aykırı işlemler yapabilir. Bu gibi durumlarda idare mahkemesi, idarenin yaptığı işlemin " yokluk" ile malül olduğunu, yok hükmünde olduğunu kabul eder.

        ⇒ İptal : Hukuka aykırı olan bir idari işlemin geçersizliğinin bir mahkeme tarafından tespit ve ilan edilmesidir.

İptal davası açılması gerekir .
     
       ⇒ Tazminat : İdarenin kişilere verdiği zararı ödemesi de gerekir. Burada  verilen müeyyideye de tazminat denmiştir.

Yalnızca şöyle bir şekil şartı vardır ki tazminat talep etmenin olu bir Tam yargı davası açmak gerekir.


Bölüm 11 : KİŞİLİK KAVRAMI 

     Sevgili okurlar kişilik kavramını kavrayabilmek amacıyla önce genel anlamda kişi kavramının ne olduğunu bilmemiz daha sonrasında da kişilik kavramının ne anlam teşkil ettiğini öğrenmemiz gerekir. Kişi olmanın bazı koşulları vardır elbette bunları beraber çalıştıktan sonra kişilik kavramını tam olarak sizlerin affına sığınarak öğrendiğim gibi öğretebileceğimi düşünüyorum .

Kişi, hukukta hak ve borçlara sahip olabilen varlıklardır.

Kişilik ise Kişiye bağlı ukukça, korunun değerlerin bütünü anlamını teşkil etmektedir.

Kişi olmanın bazı sonuçları vardır ;

  • Kişiler irade açıklayabilirler.
  • Kişiler, hukuki işlemle yapabilirler.
  • Kişiler mal varlığına sahip olabilirler.
  • Kişiler hak ve borç altına girebilirler.
  • Kişiler sorumluluk sahibidir.
  • Kişiler mahkemeler huzurunda davacı ve davalı olabilirler.


                1. GERÇEK KİŞİLER (İnsanlar )

          A. KİŞİLİĞİN BAŞLANGICI VE SONA ERMESİ 

      1. GERÇEK KİŞİLİĞİN BAŞLANGICI : Tam ve Sağ Doğma

  Gerçek kişilik, çocukğun sağ olarak tamamıyla doğduğu sandan itibaren başlar.

      2. GERÇEK KİŞİLİĞİN SONA ERMESİ : Ölüm ve Gaiplik

  Ölüm,  normal olarak gerçek kişilik ölüm ile sona erer. Öldüğü ölüm karinesi ve nüfus sicilindeki kayıtlarla .
Ölüm karinesi,  ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolan ve cesedi bulunamayan kişinin ölmüş olduğunun varsayılmasıdır.
  Gaiplik, ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir. Gaipliğine karar verilmesi için en az bir yıl geçmesi gerekir. Kişinin kendisinden uzun zamandan beri haber alınamaması halidir ve son haber tarihinden itiberen en az beş yılın geçmiş olması gerekir. Gaipliğine karar verilen kişi ölmüş gibi işlem görür, mirası mirasçılarına geçer , evliliği fesh olur.

             B. KİŞİNİN EHLİYETLERİ 

     1. HAK EHLİYETİ :

Kişilerin haklara ve borçlara sahip olabilme yeteneğidir. Tam ve sağ doğmaktan başka bir şartı yoktur. Pasif bir ehliyettir.

    2. FİİL EHLİYETİ :

Bir kişinin kendi fiilleriyle haklar kazanabilme ve borç altına girebilme yeteneğidir. Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir. Fiil ehliyetine " medeni hakları kullanabilme ehliyeti" de denilir.

       İçeriği ;

  • Hukuki işlem yapma ehliyeti ; Kişinin belirli hukuki sonuçlar doğurabilmek amacı ile hukuken geçerli olarak irade açıklayabilmesidir. İki taraflı hukuki işlemlere sözleşme denilir. Sözleşme yapabilme yeteneğine " sözleşme ehliyeti" denir. Bu fiil ehliyetinin önemli bir parçasını ifade etmektedir.
  • Haksız fiillerden sorumlu olma ehliyeti ; Bir kişinin hukuka aykırı filleriyle başkasına verdiği zararları tazmin etmekle yükümlü tutabilme yeteneğidir.
  • Dava ehliyeti ; Bir şahsın mahkemede davacı veya davalı sıfatı ile yemin, ikrar, sulh, feragat, kabul gibi usul hukuku işlemlerini yapabilme ehliyetidir.


       Şartları ;

  • Ergin olmak ; 18 yaşını doldurmuş olmak, yani 19' dan gün almış olmak. Genel kural budur, ancak iki istisnası vardır. 
 - Bir kere evlenme kişiyi reşit kılar. Buna evlenme yolu ile reşit olma da denmektedir.

- 15 yaşını doldurmuş küçük, kendi isteği ile ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir. Buna da hakim kararı ile erginlik denmektedir. Hukuk dilinde reşit olmayanlara küçük denir.

  • Ayırt etme gücüne (temyiz kudretine ) sahip olmak ; Akla uygun biçimde davranma yeteneğidir. Yaşının küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biri ile akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkese, kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir. Ayırt etme gücünden yoksun olanların fiil ehliyetleri yoktur, borç ve hak altına giremezler. Ayırt etme gücüne sahip olanlara mümeyyiz denmektedir. 
  • Kısıtlı olmak ; Belirli sebeplerin varlığı halinde bir kişinin fiil ehliyetinden kısmen veya tamamen mahrum edilmesi demektir. Bu sebepler ;
              Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı
              Savurganlık
              Uyuşturucu madde bağımlılığı
              Kötü yaşam tarzı
              Kötü yönetim
              Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olma
              Kişinin kendi isteği ile ( İstek üzerine kısıtlılık İhtiyari hacir denir.) Yaşlılık, deneyimsizlik,          ağır hastalığı gibi durumların ispat edilmesi gerekir.

         Fiil ehliyeti bakımından kişilerin sınıflandırılması ;

  • Tam ehliyetliler ; Ayırt etme gücüne sahip, ergin ve kısıtlanmamış kişilerdir. Kendi fiilleriyle her türlü hakkı kazanabilir ve türlü borç altına girebilirler.
  • Sınırlı ehliyetliler (Kendisine yasal danışman atanmış kişiler ) ; Aslında tam ehliyetsizdirler, ayırt etme gücüne sahip, ergin olup, kısıtlı değillerdir. Korunmaları bakımından fiil ehliyetlerinin sınırlanması gerekli görülen ergin kişilerdir.
  • Sınırlı ehliyetsizler ; Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar ; yani arkadaşlar mümeyyiz mahcurlardır. Haksız fiillerinden sorumludurlar ama borç altına giremezler.
  • Tam ehliyetsizler ; Ayırt etme gücünden yoksun olan kimselerdir. İyiyi kötüden ayırt edemezler . Kendi başlarına hukuki işlem yapamazlar . yaptıkları işlem hukuken geçerli olmayacaktır.


                        2. TÜZEL KİŞİLER 

        Belli bir amacı gerçekleştirmek üzere bağımsız bir varlık şeklinde örgütlenmiş, haklara ve borçlara sahip olabilen kişi ve mal topluluklarıdır.
  - Tüzel kişi, yetkili karar organları aracılığıyla iradesini açıklayarak hak ve borç altına girebilirler.

               A. ÖZEL HUKUK TÜZEL KİŞİLERİ 

    Özel hukuka tabi olan tüzel kişileridir.

            Özellikleri ;

  • Gerçek kişilerin serbest iradeleri ile kurulurlar ve yine bu şekilde de sona ererler. 
  • Gerçek kişilerle eşittirler ancak kamu gücüne sahip değillerdir, iradelerini empoze edemezler.
  • Kar elde etmek, hayır yapmak gibi yararları geçekleştirmek için faaliyete geçerler. 

           Türleri ; 

  • Kişi topluluklar ; Kişilerin belli bir amaç doğrultusunda bir araya gelmesi ile oluşan tüzel kişilerdir. Asli unsurları insanlardır.


  1. Dernekler ; Gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli bir ortak amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirme suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip topluluklardır. Kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar. Buna bildirim sistemi denir. Genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu olmak üzere üç tane organı vardır. 
  • Genel Kurul ; Derneğin en yetkili organı, derneğe kayıtlı üyelerden oluşur.
  • Yönetim Kurulu ; 5 asıl, 5 yedek üyeden az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur. 
  • Denetim Kurulu ; 3 asıl, 3 yedekten az olmamak üzere dernek tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur. Denetleme sonuçlarını bir raporla yönetim kuruluna ve genel kurula sunar.
        Sona Erme ;
  • Kendiliğinden Sona Erme ; Dernek, tüzel kişiliğinin ortadan kalkmasıdır. Yönetim kurulunun oluşturulmasının olanaksız hale gelmesi veya olağan genel kurul toplantısının 2 defa üst üste yapılmaması durumunda dernek kendiliğinden sona erer. Buna infisah denir.
  • Derneğin Kendiliğinden Fesih Edilmesi ; Derneğin genel kurulunun fesih kararı alması durumunda dernek sona erer. Buna derneğin kendi kendini feshetmesi de diyebiliriz. 
  • Mahkeme Kararı İle Fesih ; Derneğin amacı, kanuna veya ahlaka aykırı geliyorsa, Cumhuriyet savcısının ya da ilgilinin istemi üstüne mahkeme ile derneğin feshine karar verilebilir.
       
       
       2. Şirketler ; İki veya daha fazla kişinin ortak bir iktisadi amaca erişmek için emek veya                      mallarını sözleşme ile birleştirmek şartıyla meydana getirdikleri topluluktur. Tüzel kişiliğe sahip        şirketler, "ticaret şirketleri" dir. 
  • Kolektif Şirket : Ticari bir işletmeyi, bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla, gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklarından hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklarına karşı sınırlamamış olan şirkettir. Ticaret siciline tescil anında tüzel kişilik kazanır. 
  • Komandit Şirket : Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacı ile kurulan, şirket alacaklarına karşı ortaklardan bir veya bir kaçının sorumluluğu sınırlandırılmamış olan diğer ortak veya ortakların sorumluluğu belirli bir sermaye ile sınırlandırılmış olan şirketlerdir. Sorumluluğu sınırlı olmayanlara → komandit şirketler denir.                                                 Sorumluluğu sınırlı olanlara → komanditer şirketler denir. Komandit şirketlerin gerçek kişi olmaları gerekir. 
  • Anonim Şirket : Sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız mal varlığı ile sorumlu bulunan şirketlerdir. Pay sahipleri, taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur. Sermayesinin en az 50.000 TL olması gerekir. Gerçek ya da tüzel kişi tarafından kurulabilir. Çok ortak olması mümkün. Sermaye hisselere bölünmüştür. Hissenin karşılığı olarak hisse senedi çıkarılır. Senetler borsada alınıp satıla da bilir. 
  • Limited Şirket : Bir veya birden fazla gerçek veya tüzel kişiler tarafından ticaret unvanı altında iktisadi maksat ve konular için kurulan, ortaklarının sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı olan ve esas sermayesi belirli olan şirketlerdir. Ortak adedi en az 1 en çok 50 olmalıdır. Esas sermaye en az 10.000 TL olmalıdır. Kuruluş için Bakanlık iznine gerek yoktur. Tek ortaklı limited şirket haline dönüştürülmesi izin verilmektedir.
  • Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket : Ortaklardan bir kaçı alacaklılara karşı kolektif şirket ortağı gibi sorumlu olan şirketlerdir. Kolektif ortaklara → komandite ,                   Anonim ortaklara → komanditer ortaklar denmektedir. Kurucuların en az beş kişi olması ve en az bir ortağın sınırsız sorumlu olması gerekir. Kuruluş için ticaret bakanlığının izni gerekmez . tüzel kişilik ticaret siciline tescil ile olur.
  • Kooperatifler : Tüzel kişiliği haiz olan ortaklarının ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle korumak amaçlı tüzel ve gerçek kişiler tarafından, değişir ortak ve değişir sermaye ile kurulan ortaklıktır. Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izni gerekmektedir. 


  •  Mal Toplulukları ( Vakıflar ) : Gerçek, tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Resmi senetle veya ölüme bağlı tasarrufla açıklanır. Yerleşim yeri mahkemesi rezdin de tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır.Vakıf ölüme bağlı tasarrufa dayanıyorsa ilgililerin veya vasiyetnameyi açan sulh hakiminin bildirimi üzerine yada Vakıflar Genel Müdürlüğüne re'sen yapılır.Vakfın bir tane zorunlu organı vardır. Oda Yönetim Organıdır. Yönetim Organı birkaç kişiden veya tek kişiden oluşur.
    • Vakıf senedinde önemli gördüğü organları ekleyebilir.Buna seçimlik organ denir.Vakıflar; Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve üst kuruluşlar tarafından denetlenir.Amaç olanaksız hale gelir,değiştirilmesinde de olanak bulunmazsa vakıf kendiliğinden sona erer ve mahkeme kararıyla sicilden silinir.Cumhuriyet başsavcısının başvurusu üzerine duruşma yapılarak dağıtılır.
  • Kamu Hukuku Tüzel Kişileri 
      Kamu hukukuna tabi olan tüzel kişilerdir.
  • Kamu Hukuku Tüzel Kişileri - Özel Hukuk Tüzel Kişileri ; Özel hukuk tüzel kişiler,gerçek ve tüzel kişilerin serbest iradeleriyle kurulurken,Kamu tüzel kişileri devlet tarafından kanun veya kanunun verdiği yetkilerle idari işlemlerle kurulur. Özel hukuk tüzel kişiler, birbirleriyle eşit durumdadırlar.Kamu tüzel kişileri,özel hukuk gerçek ve tüzel kişilerden üstün konumdadırlar.Kamu hukuku tüzel kişileri kamu gücü ayrıcalıklarından yararlanırlar.Özel hukuk tüzel kişileriyse özel yargıları gerçekleştirmek için faaliyette bulunurlar. Kamu hukuku tüzel kişileri ise kamu yararına faaliyette bulunurlar.

             Kamu Tüzel Kişiliğini Türleri
  1. Kamu Topluluğu Şeklindeki Kamu Tüzel Kişileri : Kamu İdareleri
         Kamu topluluğu şeklindeki kamu hukuku tüzel kişilerine kamu idareleri denir.

       a) Devlet (Merkezi İdare): Başkent teşkilatı Cumhurbaşkanı ve Başbakandır, Bakanlar Kurulu Bakanlar ve Bakanlıklardır. Taşra teşkilatı il,ilçe,bucaktır.İlin başında Vali, İlçenin başında Kaymakam, Bucağın başında Bucak Müdürü vardır.
       
       b) Mahalli İdareler(Yerel Yönetimler) : Belirli yerlerde yaşayan insan topluluklarına tüzel kişilik tanınmıştır. İl , belde,köy gibi belli yerlerde oturanların yerel ve ortak ihtiyaçlarını karşılamak,merkezi idarenin dışında devletten ayrı tüzel kişilikleri bulunan belli özelliklere sahip organları mahalli seçimle iş başına gelen kamu kuruluşlarıdır. 
Üç tane mahalli idare vardır;
aa) İl özel idaresi: İl sınırları ile çevrili bir coğrafi alanda yaşayan insanların kaynaklı ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yer yönünden yerinden yönetim kuruluşudur. 51 adet il özel idaresi vardır. Başında valiler bulunur.Karar organları halk tarafından seçilen il genel meclisidir.
bb) Belediyeler : Belde sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile kurulan, karar organı seçmenler tarafından seçilen idari, mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir.Belediye olabilmek için köy nüfusunun 5000 kişinin üstünde olması gerekir. Belediyelerin 3 organı vardır. Belediye Meclisi,belediye encümeni ve Belediye Başkanıdır. Belediye meclisi ve Belediye Başkanı halk tarafından seçilir.
cc) Köy : Nüfün 150 kişiden fazla 2000 kişiden az olan yerleşim yerlerinde kurulan kamu tüzel kişisidir. 3 organı bulunmaktadır.Köy derneği(Köydeki tüm seçmenlerden oluşur),köy ihtiyar meclisi,muhtar.İhtiyar meclisi ve Muhtar köy halkı tarafından seçimle belirlenir.



       2.Mal Topluluğu Şeklindeki Kamu Hukuku Tüzel Kişisi : Kamu Kurumları

        Devlet tarafından belli bir mal varlığını, belli bir kamu yararı amacının gerçekleşmesine tahsis etmesi suret etmesiyle kurmuş olduğu kamu tüzel kişileridir.
      
      a) İdari Kamu Kurumları : Devletin yürütmekle görevli olduğu klasik kamu hizmetlerini gördürmek için kurduğu kamu kurumlarıdır. Örneğin ; Karayolları Genel Müdürlüğü.

     b) İktisadi Kamu Kurumları : Ticaret,sanayi,madencilik,tarım ve bankacılık gibi ekonomik faaliyetlerde bulunmak için kamu sermayesi veya kamu sermayesi katkısıyla kanun veya kanunun verdiği açıkça verdiği yetkiye dayanarak idari işlemlerle kullanılan ve işletilen tüzel kişilerdir.Örneğin ; Ziraat Bankası

     c) Sosyal Kamu Kurumları  : İnsanların sosyal güvenlik, çalışma, sağlık,emeklilik gibi sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuş bulunan kuruluşlardır. Örneğin SGK.

     d) Bilimsel,Teknik ve Kültürel Kamu Kurumları : Bilim,kültür,sanat,teknik,yüksek öğrenim alanında faaliyet gösteren kamu kurumlarıdır. Örneğin; TÜBİTAK.

     e) Düzenleyici ve Denetleyici Kamu Kurumları : Bağımsız İdari Otoriteler ; Sermaye piyasası,rekabet, radyo ve televizyon yayıncılığı,bankacılık gibi kurumsal yaşamın hassas alanlarında düzenleme ve denetleme görevini yerine getiren,devlet yerine icrai karar alma yetkisine sahip, bağımsız ve kamu tüzel kişiliğine sahip nitelikteki kuruluşlardır. Örneğin; RTÜK.

     f) Kamu Kurumu Niteliğinde Meslek Kuruluşları : Belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetleri kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlerine uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbiriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak için disiplin ve ahlakı sağlamak amacıyla kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı yönetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişileridir.Örneğin; Barolar,Tabip Odaları,Diş Hekimi Odaları,Veteriner Odaları,Ziraat Odaları, Ticaret ve Sanayi Odaları.









18 Nisan 2017 Salı

HUKUKTAKİ TEMEL KAVRAMLAR -3




Bölüm 8 : HUKUKİ OLAYLAR, FİLLER VE İŞLEMLER

1. HUKUKİ OLAYLAR 

     Öncelikle olay nedir bunu öğrenerek işe başlasak bizim için daha iyi olur. Genel anlamda olay, doğadaki tüm değişikliklerin tamamıdır diye bir ifade ile tanımlamak en doğrusu olacaktır. Ancak şu da bir gerçek ki genel anlamdaki olaylar çoğunlukla hukuku ilgilendirmez. Ama bunlardan da bazılarıbazı durumlarda hukuku ilgilendirir. İşte biz " hukuk düzeninin kendisine hukuki sonuç bağladığı olaylara hukuki olay" diyoruz.

*Hukuken kişi olmak ise hak sahibi olmak ve borç altına girebilmelidir.

*Kendi içinde ikiye ayrılır;

1.DOĞA OLAYLARINDAN KAYNAKLANAN HUKUKİ OLAYLAR 

     İnsan iradesi dışındaki sebeplerden meydana gelen doğa ile ilgili olaylardır.

Örneğin :  Hastalık nedeniyle ölüm, deprem, sel gibi gibi...

2. İNSAN DAVRANIŞLARINDAN KAYNAKLANAN HUKUKİ OLAYLAR

     İnsan iradesiyle meydana getirilen ve hukukun kendisine sonuç bağladığı olaylardır. 

Örneğin : Birini öldürmek, yaralamak, çalmak, kiralamak ...

2.HUKUKİ FİİLLER 

İnsan iradesinden veya hareketinden meydana gelen hukuki olaylardır. 

* Hukuki fiillerde fiil iradedir.

A. HUKUKA AYKIRI FİLLER 

     Kişilerin hukuk düzenine aykırı olan fillerdir. 

Örneğin : Birinin diğerini öldürmesi, bir kişinin diğer bir kişinin malına kasten zarar vermesi. 

B. HUKUKA UYGUN FİLLER

    Hukukun emrettiklerini yapmak ve yasaklananlardan kaçınmaktadır.

*FİKİR AÇIKLAMALARI :
     Bir kişinin diğerinden belli bir miktar parayı borç olarak aldığını söylemesi kendisine hukuki sonuç bağlanan bir fikir açıklaması niteliğindedir buna ikrar  denir.

*DUYGU AÇIKLAMALARI :
     Günlük hayattaki sevgi, nefret, saygı, kızgınlık, affetme gibi duyguların hukuki sonuç üzerindeki etkisidir.

Örneğin : Zina, cana kast, kötü muamele nedenli boşanma davalarının af ile düşeceği hükmüne bağlanmıştır.

*İRADE AÇIKLAMALARI(HUKUKİ İŞLEMLER) :
      Kişiler toplumsal hayatta belli konularda iradelerini açıklarlar. Bunları hukuki sonuca bağlar.

3. ÖZEL HUKUKTA HUKUKİ İŞLEMLER 

🔺HUKUKİ İŞLEM : Hukuki sonuç doğurmaya yönelmiş irade açıklaması veya açıklamalardır. 

* Bir hakkın veya hukuki ilişkinin kurulması, değiştirilmesi, devredilmesi veya ortadan kaldırılması ile ortaya çıkar.

A) HUKUKİ İŞLEMİN UNSURLARI :

1. İrade Açıklaması : Açıklanmamış bir irade hukuki sonuç doğuramaz.

* Açık İrade Açıklaması ; İradenin hedeflediği hukuki sonuç net olarak ortadaysa açık irade vardır. 

- yazılı, sözlü veya işaretle olabilir.

* Üstü Kapalı İrade Açıklaması ; Yapıldığı anda mevcut bütün şartlarla birlikte düşünüldüğünde anlam ifade eden beyanlarına denir

-Kural olarak, irade açıklamaları şekle bağlı değildir. Ama kanun şekil şartı öngörmüşse buna uyulmak zorundadır.

2. Hukuki Sonuç : Hukuk düzeninde değişiklik meydana gelmesi demektir.

* İradenin tek başına açıklanmış olması yeterli değildir.

*Açıklanan irade belli bir hukuki sonuca yönelmiş olmalıdır.

*Alıcı ve satıcı iradeleri karşılıklı ve birbirine uygun şekilde bu sonuca yönelmelidir.

B) HUKUKİ İŞLEMLERİN ÇEŞİTLERİ
      Oluşumları için gerekli irade açıklamasının sayısına, hüküm ifade edecekleri zamana, sebebe bağlı olup olmamalarına, iki tarafıda borç altına sokup sokmamalarına, şekle ve şarta bağlı olup olmamalarına göre değişik acılardan ayrıma tutulur.

1.TEK TARAFLI VE ÇOK TARAFLI HUKUKİ İŞLEMLER 

a. Tek Taraflı Hukuki İşlemler :
     Yalnız bir kişinin irade açıklaması ile ortaya çıkan işlemlerdir. 

- Vasiyet, vakıf kurma, sözleşmeyi iptal etmeyi örnek olarak gösterebiliriz.

b. Çok Taraflı Hukuki İşlemler
     Birden fazla kişinin irade açıklamasında bulunulan işlemlerdir.

-Sözleşmeler ; Birbirine uygun irade açıklamalarıdır.

Örneğin ; kira sözleşmesi

-Kararlar : Tek taraflı açıklanmasıdır.

Örneğin : dernek, şirket

2. SAĞLARARASI - ÖLÜME BAĞLI HUKUKİ İŞLEMLER

     Hukuki işlemler, hükümlerini doğuracakları zamana göre sağlararası ve ölüme bağlı hukuki işlemlerdir.

-Hukuki sonuca yönelik açıklanan irade kişinin sağlığında hüküm ve sonucunu meydana getiriyorsa sağlararası 

Örneğin : Evlenme, satım, kira, ödünç..

-Hukuki sonuca yönelik olarak yapılan irade açıklaması hüküm ve sonuçlarını açıklamada bulunan kişinin ölümünden sonra doğuruyorsa ölüme bağlı hukuki işlem vardır.

Örneğin : Vasiyet ..

3. İVAZLI HUKUKİ VE İVAZSIZ HUKUKİ İŞLEMLER 

     Biz öncelikle ivaz'ın ne anlam teşkil ettiğini öğrenerek işe başlayabiliriz.

İVAZ : Yapılan bir işlemden elde edilen yarar karşılığında üstlenilen borcu ifade eder.

- Yapılan hukuki işlem ivaz karşılığında yapılmışsa ivazlı işlem.

- Yapılan hukuki işlem ivaz karşılığında yapılmamışsa ivazsız işlemlerdir.

Örneğin, Satış sözleşmesi ivazlı, bağışsa ivazsızdır.

4.TAAHHÜT- TASARRUF İŞLEMLERİ

    Malvarlığı  üzerinde yaratacakları etkiye göre ikiye ayrılır.

*TAAHHÜT(BORÇLANDIRICI) İŞLEMLER :
     Malvarlığının aktifine etki yapmayan, sadece pasifini arttıran işlemledir. Yani kişilerin borçlarını arttıran işlemlerdir.

*TASARRUF İŞLEMLERİ :
     Doğrudan malvarlığının aktifini etkileyen etkileyen işlemlerdir. Malvarlığında artma veya azalma olur.

5.SEBEBE BAĞLI OLAN - SEBEBE BAĞLI OLMAYAN İŞLEMLER

* Hukukta sebep bir hukuki işlem ile ulaşılmak istenen amaç ve o işleme esas teşkil eden nedendir.

- Genel olarak hukuki işlemlerin üç sebebi vardır ;

⧫ Borç ödeme sebebi
⧫Alacağını alma sebebi
⧫Bağışlama sebebi

    Eğer bir kazandırıcı işlemin hukuka uygun bir şekilde meydana gelebilmesi için, dayandığı sebebin geçerli olması gerekiyorsa, ortada sebebe bağlı hukuki işlem vardır.

     Eğer bir kazandırıcı hukuki işlemin hukuka uygun olarak doğumu için dayandığı sebebin mevcut ve geçerli olması şart değilse sebebe bağlı olmayan hukuki işlem vardır.

Örneğin , borç ikrarı, bono, poliçe, çek 

4.KAMU HUKUKU İŞLEMLERİ 

     Devletin yaptığı açıklamalarıyla oluşan işlemlerdir.

A. YASAMA İŞLEMLERİ :
    
     TBMM'nin belli bir hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklamasıdır.

   Bu irade açıklaması "kanun" veya "parlamento" kararı şeklinde ortaya çıkar, biz burada parlamentoyu inceleyeceğiz.

*PARLAMENTO : TBMM Genel Kurulunun kanun dışında belli konularda açıkladığı iradesidir. 

- Kararları TBMM iç yapısına ve çalışma düzenine ilişkin olarak veya TBMM'nin yürütme ve yargı organlarıyla ilişkileri çerçevesinde aldığı kararlardır.

Örneğin, Yasama dokunulmazlığının kaldırılması, milletvekilliğinin düşmesi kararı . Bakanlar Kurulunun güvenoyu veya güvensizlik oyu verilmesi kararı ... gibi kararlar parlamento kararlarıdır.

- Parlamento kararları TBMM Genel Kurulu tarafından kabul edilir ve Cumhurbaşkanı tarafından değil, TBMM Başkanı tarafından Resmi Gazetede yayımlanır. Dolayısıyla parlamento kararları üzerinde Cumhurbaşkanının bir yetkisi yoktur.

-Parlamento kararlarının yargısal denetimi de mümkün değildir.

B. YARGI İŞLEMİ 
    
     Bağımsız mahkemelerin hukuki uyuşmazlıklar ve hukuka aykırılık iddiaları hakkında verdiği kesin hüküm teşkil eden kararlardır.

- Bu işlemlerde hukuki uyuşmazlık, artık tekrar dava konusu olamayacak bir şekilde sonuçlandırılır.

-Yargı işlemi, bağımsız mahkemelerden çıkar. Bu mahkeme, bu işlemleri bir iddia tespit hüküm süreci sonunda verirler.

C. YÜRÜTME İŞLEMLERİ VEYA İDARİ İŞLEMLER 

     Bir hukuki sonuç diğeri irade açıklaması olarak iki önemli husus vardır. Ancak ikisi bir araya gelince idari işlemdir.

- İdari işlem, özel hukuk işlemlerine büyük ölçüde benzer.

- İdari işlemde devlet daima üstün durumdadır.

Özel hukuk işlemiyse, irade serbestesine ve taraflar arasındaki eşitliğe dayanır.


-İDARİ İŞLEMLERİN TÜRLERİ ;

1. Tek -Yanlı İdari İşlemler ; İlgilinin rıza ve muvafakatine bağlı olmadan, idarenin tek yanlı olarak açıkladığı iradesiyle yapılan işlemlerdir.

    a. Bireysel İdari İşlemler , Kişisel ve özel durumlara ilişkin olan idari işlemlerdir.

Örneğin, Memur atama işlemi, disiplin cezası verme işlemi.. gibi gibi

     b. Düzenleyici İdari İşlemler , Genel ve kişilik dışı olan idari işlemlerdir.

Örneğin, Tüzük, yönetmelik.. gibi gibi

* Yani içerikleri itibariyle kanunlara benzerler.

* İdare, düzenleyici işlemlerle kuralar koyar.

2. İki - Yanlı İdari İşlemler(İdari Sözleşmeler ) ; İdare ile ilgili kişinin aynı hukuki sonucu doğurmak amacıyla karşılıklı olarak açıkladıkları iradenin uyuşumu sonucu ortaya çıkan işlemlerdir.

-Yapılan işlemin hukuki sonuç doğurabilmesi için sadece idare tarafından bir iradenin açıklanması yeterli değildir ; bu iradenin idarenin karşısındaki kişi tarafından da kabul edilmesi gerekir.

-Karşılıklı iki irade beyanı vardır .

Örneğin, Avea ve vodafone arasında imzalanmış imtiyaz sözleşmesi.



Bölüm 9 : HAK KAVRAMI 

Hak hukukun temel kavramlarından birisidir, " hukuk" kelimesi "hak" kelimesinden türemiştir. şimdi gelelim asıl hakkın tanımına.. 
Hak Nedir ?
Kişilere iradi kudreti tanımak için hukuk düzeni tarafından korunan menfaattir. 

1. HAKLARIN ÇEŞİTLERİ 


A. KAMU HAKLARI 

      En kısa tanımı ile kamu hukukundan doğan haklardır.

* JELLİNEK' in üçlemesi ;

     a) Negatif Statü Hakları, kişinin devlet tarafından aşılamayacak özel alanının sınırlarını çizen hak ve hürriyetlerdir
.
Örneğin , Konut dokunulmazlığı, düşünce özgürlüğü, din hürriyeti, mülkiyet hakkı, kişi güvenliği ..

*  Bu haklar devlete, "karışmama", "gölge etmeme" görevi yükler.

* Koruyucu haklar ve hürriyet hakları , kişisel haklar da denir.

     b) Pozitif Statü Hakları, bireylere devletten olumlu bir davranış, bir hizmet, bir yardım isteme imkanı tanıyan haklardır.

Örneğin, Çalışma hakkı, sağlık hakkı, konut hakkı, sosyal güvenlik hakkı..

* Bu hakka aynı zamanda isteme, sosyal ve hizmet hakları da denmektedir.

     c) Aktif Statü Hakları, Kişinin devlet yönetimine katılmasını sağlayan haklardır. 

Örneğin, Seçme ve seçilme hakkı, siyasi parti kurma hakkı, siyasi faaliyette bulunma hakkı, kamu hizmetine girme hakkı..

*Bu hakka aynı zamanda  katılma hakkı, siyasi hak da denir.


B. ÖZEL HAKLAR 

     Kısaca tanımlayacak olursak, özel hukuktan doğan haklardır.

     a) Mutlak Haklar, hak sahibine en geniş yetkiler veren haklardır. Bu haklar sahibi tarafından herkese karşı ileri sürülebilir. Herkes mutlak haklara saygı göstermek zorundadır. Mutlak hak, mallar üzerinde olabileceği gibi bazen kişiler üzerinde de olabilir. 

* Kendi arasında ikiye ayrılır.

1.Mallar Üzerindeki Mutlak Haklar ; Para ile ölçülebilen ve başkalarına devredilebilen mutlak haklardır.

aa ) Maddi Mallar Üzerindeki Haklar 

      Ev, araba, tarla .. gibi gibi yani elle tutulup gözle görülebilen haklardır.
- Eşyalar üzerindeki mutlak haklara da ayni haklar denir.

- Ayni haklar bazen sahibine tam yetki verirken bazen kısıtlar . Bu açıdan da ikiye ayrılır. 

1. Mülkiyet Hakkı, Hak sahibine en geniş yetkiyileri tanır.

2. Sınırlı Ayni Hak, Sahiplerine sınırlı yetkiler tanır.

Örneğin, Yalnız kullanma hakkı veya yalnız tasarrufta bulunma hakkı ya da yararlanma gibi ..


bb) Gayrimaddi Mallar Üzerindeki Haklar

     Elle tutulur gözle görülür değildir. Bunlar fikir ve sanat  ürünü olan şeylerdir. Sahiplerine tanınmış haklara fikri haklar denir.         
 ( Telif Hakkı )

Sınai Buluş, yeni tekniğin bilinen durumunu aşan ve sanayiye uygulanabilir olan buluşlardır. ( Patent Hakkı )

2. Kişiler Üzerindeki Mutlak HaklarHak sahibinin kendi şahsi veya bir başkasının şahsı üzerindeki haklardır.

aa) Kişinin Kendi Şahsı Üzerinde Sahip Olduğu Haklar 

     (Kişilik hakkı da denir.) Kişinin maddi, manevi varlığı yani vücudu, sağlığı, sesi, görüntüsü, şerefi gibi gibi ..

bb) Kişinin Başkalarının Şahsı Üzerindeki Mutlak Haklar

     Günümüzde istisnadır.. Velayet, vesayet hakkı gibi gibi ..

     b) Nispi Haklar, Herkese karşı değil, ancak belli bir kişiye veya belli kişilere karşı ileri sürülebilen haklardır. Borç ilişkisinden doğarlar ve sahibine karşısındaki kişiden belli bir davranış biçiminde bulunmasını, yani bir şey vermesini veya bir şey yapmasını veya bir şey yapmamasını istemek yetkisini verir.

2. HAKLARIN KORUNMASI 


A. TALEP YOLU 

     Hakkı yenen kişi, yiyen kişiye başvurup ihlal etmemesini ve uğradığı zarar varsa gidermesini talep eder. 

- Talep; sözlü, yazılı veya noter aracılığı ile yapılabilir.

B. DAVA YOLU

     Başkasının hakkını ihlal eden kötü niyetli bazı kişiler, hakkı ihlal edilen kişinin talebini yerine getirmez.

- İhkak-ı hak yasağı : Kendiliğinden hak alma yasağıdır.

- Kişinin hakkını alabilmesi için resmi makamlara başvurması, mahkemelerde dava açması gerekir.

1.ÖZEL HUKUK' ta dava çeşitleri ;

_ Eda Davaları : Davacının belirli bir şeyin verilmesi, bir şeyin yapılması veya  da yapılmaması için açtığı davalardır.

_ Tespit Davaları : Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edildiği davalardır. 

* Bir hukuki ilişkinin varlığının tespitine ilişkin tespit davalarına müspet tespit davası denilir.

*Bir hukuki ilişkinin yokluğunun tespitinin istendiği tespit davalarına menfi tespit davaları denir.

_İnşai Davalar (Yenilik Doğuran Davalar ) : Yeni bir hukuki durum yaratmaya, ya da var olan bir hukuki durumun içeriğini değiştirmeye veyahutta bu hukuki durumu sona erdirmeye yönelik olan davalardır. 

* Hakimin verdiği karar, yenilik doğurucu bir karardır.

2. CEZA HUKUKU'da Kamu Davası ;

     Cumhuriyet Savcısı, suç işleyen kişinin cezalandırılması talebiyle ceza mahkemelerine dava açar. Buna kamu davası denir.

3. İDARE HUKUKU' nda Davalar ;

_ İptal Davası : İdari işlemlerle menfaatleri ihlal edilen kişiler tarafından ve bu işlemlerin iptal edilmesi amacıyla açılan davalardır.

* İptal davası açma süresi 60 gündür.

* İdari davalar kural olarak yazılı yargılama usulüne tabidir; karar dosya üzerinden verilir.

*Re'sen araştırma ilkesi geçerlidir.

*İptal kararı idareye tebliğ edilir. İdare bu kararı 30 gün içinde uygulamak zorundadır.

_Tam Yargı Davaları : Eylemler neticesinde kişisel hakları doğrudan doğruya ihlal edilmiş olan kişilerin uğradıkları zararın giderilmesi istemiyle idari yargıda açtıkları davalardır.

1.Tazminat Davaları : Bir idari işlem veya eylem nedeniyle parayla ölçülebilir bir zarara uğrayan kişinin, idarenin kendine yetecek parayı ödemesi istemiyle açtığı davalardır.

2. İdari Sözleşmelerden Doğan Davalar : İdari sözleşmelerin uygulanmasından doğan davalardır.

3. Vergi Davaları : Vergi mükellefleri ve sorumluları tarafından vergi mahkemesinde açılan davalardır.

*Dava açma süresi 30 gündür.

     
C. KİŞİNİN KENDİ HAKKINI BİZZAT KORUMASI YOLU 

1. Meşru Müdafaa : Bir kimsenin ağır ve haksız bir saldırıya karşı kendisini veya bir başkasını korumak için gösterdiği zorunlu tepkidir.

2. Iztırar Hali : Bir kimsenin bilerek sebebiyet vermediği bir tehlikeden kendisini veya başkasını kurtarmak için bu tehlikeye ilgisiz bulunan bir üçüncü kişinin şahsına veya malına zarar vermesi halidir.

3. Kendi Hakkını Korumak İçin Kuvvet Kullanma Yolu

Örneğin : Ücretini ödemeden gitmeye çalışan bir müşteriyi otel sahibinin parayı ödemesi için müşterisinin bazı önemli eşyalarına el koyması gibi.









13 Nisan 2017 Perşembe

HUKUKTAKİ TEMEL KAVRAMLAR-2




Bölüm 7 : HUKUK KURALLARININ UYGULANMASI

Hakimler, kanunları uygulayarak önlerindeki davalarda  karar verirler. Normalde hakimin davada uygulayabileceği nitelikte bir hüküm kanunlarda vardır ve bu hükmün anlamı açık seçik bellidir. Hakim bu hükmü okur ve ona göre karar verir ve bu şekilde de kanunlar kanunlar uygulanmış olur. Ancak her zaman mesele bu kadar kolay değildir. Kanunların uygulanmasında çeşitli sorunlar ortaya çıkar: Bir kere, bazen hakimin davada uygulayabileceği bir kural, kanunlarda bulunmaz.
Bu durumda hakim nasıl karar verecektir ? Hakim böyle bir durumda örf ve adete göre veya kendi düşüncesine göre bir karar verebilir mi ? 
İkincisiyse bazen davada uygulanacak bir kanun hükmü vardır; ama bu kanun hükmünde boşluk olabilir. Bu kanunun uygulanması için önce bu boşluğun doldurulması gerekmektedir.Bu boşluk nasıl doldurulacaktır ?
Üçüncüsüyse bazen davada uygulanacak kanun hükmü vardır; ancak  bu kanun hükmünün anlamı belirsizdir. Bu durumda hakim bu belirsizliği nasıl giderecektir ?
Dördüncüsüyse bazen bir davada uygulanacak birden fazla kanun hükmü vardır ve bunlar birbiriyle çatışmaktadır. Bu durumda hakim bu çatışmayı nasıl çözecek ve davayı nasıl karara bağlayacaktır?
Beşincisiyse davada hangi ülkenin kanunun uygulanacağı hususunda tereddüt ortaya çıkar.
Altıncı olarak, ebedi ve ezeli şeyler değildir . belirli tarihte yürürlüğe girerler ve belirli tarihte yürürlükten kalkarlar. Yürürlükte olmayan bir kanunu hakimler uygulayamazlar. 
Yedincisiyse acaba kanunlar geçmişe uygulanabilir mi; önceki olaylar hakkında yeni kanuna göre karar verebilir mi? İşte " hukuk kurallarının uygulanması (application of  legal norms) " başlığı adı altında saydığımız bu yedi sorunu ele alacağız. 


1.KANUNDA KURAL BULUNMAYAN HALLERDE ÖRF VE ADET HUKUKUNUN UYGULANMASI VE HAKİMİN HUKUK YARATMASI SORUNU

A. ÖZEL HUKUK ALANINDA ÖRF VE ADETİN UYGULANMASI VEYE HAKİMİN HUKUK YARATMASI 

Hakim, kanunda hüküm varsa ilk önce kanunu uygulayacaktır.
TMK.m.1 "kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır" demektedir.
Üstelik hakim kanunu uygularken, sadece kanun "sözü"nü değil, aynı zamanda "özü"nü de dikkate alacaktır.Yani kanunu yorumlayacaktır. Eğer kanunda buna rağmen önündeki davaya uygulanabilir bir kural bulunmazsa, hakim, örf ve adet hukukuna bakacak, orada bir kural varsa ona göre karar verecektir . Eğer yoksa hakim kendisi kural koyucu olsa nasıl kural koyacaksa ona göre karar verecektir

B. KAMU HUKUKU ALANINDA HAKİM ÖRF VE ADETE GÖRE KARAR VEREMEZ VE KEZA HUKUK YARATAMAZ 

Kamu hukuku alanında hakim örf ve adet hukukunu uygulayamayacağı gibi kendisi de hukuk yaratamaz. 
Sanığın işlediği ileri sürülen fiil, ceza kanunu tarafından suç olarak kabul edilmemişse hakim, sanık hakkında beraat kararı vermekle yükümlüdür. 


2. KANUNLARDAKİ BOŞLUKLARIN HAKİMİN TAKDİR YETKİSİYLE DOLDURULMASI SORUNU 

*Çoğunlukla kanunlarda boşluk yoktur.Kanunlar hangi olaylara ne gibi sonuçlar bağlayacağını açıkça belirler.
Ancak bazı hukuk olaylarında olay ve sonuç unsurlarından biri eksik bulunulabilir. Bu gibi durumlarda "kanun içi boşluk"tan bahsedilebilir. Bu boşluğu hakim takdir yetkisini kullanarak doldurur.

3.HUKUK  KURALLARININ UYGULANMASINDA YORUM SORUNU


Normalde hakim kanun hükmünü okur ve önündeki davaya uygulayıp kararını verir. Ancak bazen kanun anlamı belirsiz olabilir böyle durumlarda hakim önce yorum yaparak kanunun anlamını belirginleştirir sonrada uygular.
*Dolayısıyla yorum aslında , kanunun gerçek anlam ve kapsamını tespit etme faaliyetidir.
Yorumlarda kullanılan başlıca mantık kuralları vardır.

1.KIYAS : Kanunda belli bir durum için konulmuş bir kuralın, o duruma benzeyen fakat hakkında kanunda kural bulunmayan bir başka duruma da uygulanmasıdır. 
 ÖRNEK, Sigara içmenin yasak olduğunu belirmişse, piponunda yasak olduğu anlamını taşıması gibi..

2.AKSİ İLE KANIT : Eğer bir hukuk kuralı belirli bir durumun belirli bir özelliğini dikkate alarak o hukuki duruma belirli bir sonuç bağlamışsa, bu sonucun aksi hukuki sonuçlara bağlanmış olur.
ÖRNEK , Bir fiil suç ise, tersi suç olamaz...

3.EVLEVİYET : Bir şeyin azı yasaksa çoğunun da yasak olduğu, bir şeyin çoğunun da yasak olduğu, bir şeyin çoğuna izin verilmiş ise azına da  izin verilmiş olduğu düşüncesi yatar. 
ÖRNEK, Çimlere basmak yasaksa, oturmak da evleviyetle yasaktır gibi ..

4.HUKUK KURALLARININ UYGULANMASINDA ÇATIŞMA SORUNU

Bazen bir kural şöyle derken, aynı konuda bir başka kural böyle   der. Bu tarz durumlarda hukuk kurallarının uygulanabilmesi, dava konusu uyuşmazlığı çözümlenebilmesi için bu çatışmanın da çözümlenmesi gerekir. Hukuk kuralları arasında olabilecek uyuşmazlıkları giderilebilmesi bazı ilkelerle ortadan kaldırılır. 
*Bu ilkeler ;

1. LEX SUPERİOR (ÜST KANUN) İLKESİ :

*Üst kanun alt kanunları ilga eder. Özdeyişi ile ifade edilir.
Bu ilkeye göre   iki hukuk kuralı arasında çatışma varsa,  bu hukuk kuralları arasında altlık-üstlük ilişkisi varsa, üst kuralın dediği olur; alt kural ihmal edilir.

2. LEX POSTERİOR ( SONRAKİ KANUN) İLKESİ :

*Sonraki kanun önceki kanunları ilga eder.. Özdeyişi ile ifade edilir.
Bu ilkeye göre, normlar hiyerarşisinde aynı düzeyde yer alan ve birbiriyle çatışan iki kuralın, önceki kuralı zımnen ilga ettiği kabul edilir. 
Kurallar arasındaki çatışmayı çözmek için uygulanır.

3.LEX SPECİALİS (ÖZEL KANUN ) İLKESİ :

*Özel kanun genel kanunları ilga eder.. Özdeyişi ile ifade        edilir.
Bu ilkeye göre, aynı düzeyde yer alan ve aynı tarihli iki hüküm arasında çelişki varsa, özel hüküm niteliğindeki hüküm uygulanır ve genel hüküm niteliğindeki ilga edilir.

5.HUKUK KURALLARININ YER BAKIMINDAN UYGULANMASI SORUNU

1, MÜKİLİK İLKESİ (ÜLKESELLİK, YERSELLİK İLKESİ) : 

Bir devletin kanunu, bu ülkesinin sınırları içinde bulunan yerli yada yabancı herkese uygulanır. Yani ; devletin ülkesi içinde bulunan herkes, o devletin hukukuna tabidir.

Kural olarak , kamu hukuku alanında kanunların mülkiliği ilkesi geçerlidir

2. ŞAHSİLİK(MİLLİYET) İLKESİ  :
Bir devletin vatandaşı yabancı ülkede bulunsa bile yine vatandaşı olduğu devletin kanunlarında tabidir. Yani kişi nereye giderse gitsin vatandaşlığını taşıdığı devletin hukuku onu takip edr.

Kural olarak , kamu hukuku alanında değil, özel hukuk alanında geçerli olabilen bir ilkedir.


6. HUKUK KURALLARININ ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI SORUNU

Bilindiği üzere kanunlar ne ezelidir ne de ebedidir. Belirli tarihte yürürlüğe girerler ve belirli tarihte yürürlükten kalkarlar. Kanunlar ancak yürürlükte oldukları müddetçe uygulanabilirler.

A. KANUNLARIN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ :

1. Kanunda Açık Hüküm Varsa ;
Kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük ve yönetmelik hangi tarihte yürürlüğe gireceğini kendi metninde açıklamış olabilir. 

2. Kanunda Açık Hüküm Yoksa ;
Eğer hangi tarihte yürürlüğe gireceği kesin değilse , Resmi Gazetede yayımını takip eden günden itibaren 45 gün sonra yürürlüğe girer.

B. KANUNLARIN YÜRÜRLÜKTEN KALKMASI :

1. Kendiğinden Yürürlükten Kalkma ;
Kanunda hangi sürede biteceği açık bir şekilde belirtilmiş olabilir böyle durumlarda sürenin bitimi ile başka bir işleme gerek kalmadan o kanun kendiliğinden yürürlükten kalkar.

2. Başka Bir Kanunla Yürürlükten Kaldırma : İLGA ;
Yürürlüğe giren yeni bir kanun, eski bir kanunu yürürlükten kaldırabilir.Biz buna hukuk dilinde ilga diyoruz . 
İLGA : Kanun koyucunun mevcut bir kanunu geçerliliğine son vermek konusunda açıkladığı bir iradedir. 
* İlga etme yetkisi, ilga edilen kuralı koyan organa veya onun üstünde ye alan organa aittir.
*Bir kanun ilgası iki şekilde olabilir. Bunlar ;

a.SARİH İLGA : Mevcut bir kanunun geçerliliğine son vermek konusunda kanun koyucu tarafından açıkça belirtilen kesin iradedir

b.ZIMNİ İLGA : Mevcut bir kanunun geçerliliğine son vemek konusunda kanun koyucunun açıkça dile getirilmeyen, iradesinden kaynaklanan ilgadır. 
Bazen yeni çıkan kanunlar, hangi kanunlara açıkça ilga ettiklerini belirtmezler. Bu halde dahi yeni kanunun hükümleriyle çelişen eski kanunun hükümlerini yürürlükten kaldırdığı kabul edilir.
Aynı hukuk düzeninde, birbiriyle çatışan iki tane hukuk kuralı aynı zaman diliminde yürürlükte olamaz.

3. Anayasa Mahkemesinin Kararlarıyla Yürürlükten Kaldırma : İPTAL ;

Anayasa mahkemesinin görevini hatırlayacak olursak, kanunların Anayasaya uygunluğunu denetlemekle görevliydi. Bu yüzden Anayasa Mahkemesi eğer bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına varırsa, o kanun hakkında " iptal" kararı verir. 
*Anayasanın 153. maddesine göre, iptal kararları Resmi Gazetede yayınlandığı tarihte iptal edilen kanun yürürlükten kalkar. 
*Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu taih kararının Resmi Gazetede yayınlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez. 

6. KANUNLARIN GEÇMİŞE UYGULANMASI SORUNU

A. KURAL : KANUNLARIN GEÇMİŞE UYGULANMAMASI İLKESİ : 
Kanunlar kural olarak yürürlüğe girdikten donra uygulanabilirler.Bir kanun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara kural uygulanamaz. Buna göre " Kanunların geçmişe uygulanmaması " denmektedir . Bu ülkenin temelinde de, "hukuk güvenliği ilkesi" yatmaktadır. 
*Kişiler bir işlemi yaptığı sıradaki kanunlarla bağlı olmalıdır.

B. KANUNLARIN GEÇMİŞE UYGULANMAMASI İLKESİNİN İSTİSNALARI

1. ÖZEL HUKUK ALANINDA : KAMU DÜZENİNDEN KAYNAKLANAN İSTİSNALAR OLABİLİR 

Özel hukuk alanında, istisnaen, " kamu düzeni" ve "genel ahlak" ın korunması ve "zayıfların korunması" gibi düşüncelerle konulmuş emredici hükümlerin geçmişe yürüyebileceği kabul edilir.

2. CEZA HUKUKU ALANINDA: FAİLİN LEHİNE OLAN KANUN GEÇMİŞE UYGULANIR 

TCK. nın 7. maddesine göre ceza hukuku alanında kanunların zaman bakımından uygulanması konusunda "failin lehine olan kanunun geçmişe uygulanması ilkesi" geçerlidir. 
Eğer sonraki kanun, önceki kanunun suç saydığı fiili suç saymıyorsa veya suç sayıp daha az ceza veriyorsa sonraki kanun, failin lehinedir, bu yüzdende bu kanun uygulanır. 
Not: Yeni kanun önceki ceza kanunundan daha ağır ceza getiriyorsa yeni kanun değil, failin lehine olan eski kanun uygulanır.

3.MUHAKEME HUKUKU ALANINDA : DERHAL YÜRÜRLÜK İLKESİ GEÇERLİDİR

Muhakeme hukuku bakımından "derhal uygulanırlık ilkesi" geçerlidir. Her muhakeme işlemi, işlem tarihinde yürürlükte olan kanuna göre yapılır. Devam eden bir muhakeme işlemi sırasında yeni bir muhakeme kanunu çıkmışsa, yargılamanın tamamlanan kısmı yeni kanuna göre tekrarlanmaz. 
*Yargılama kararları geçmişe uygulanmaz. Ancak yeni kanun ceza kanunlarından farklı olarak derhal uygulanır. Muhakemenin kalan kısmı yeni kanuna göre yapılır. Diğer bir ifadeyle önceden başlamış ve devam eden muhakeme işlemlerine yeni kanun derhal uygulanır.





















11 Nisan 2017 Salı

HUKUKTAKİ TEMEL KAVRAMLARI-1

             


                                       HUKUKUN  TEMEL  KAVRAMLARI


Bölüm 1 : HUKUKUN BİLGİ KAYNAKLARI

1.MEVZUAT : Hukukun bilgi kaynaklarından birincisi mevzuattır. Mevzuat, anayasa, kanun, kanun hükmünde kararname, uluslararası andlaşma, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşur. Mevzuata ulaşmanın iki resmi yolu vardır :
 Mevzuata Ulaşmanın Birinci Yolu; Resmi Gazete
Mevzuata Ulaşmanın İkinci Yolu; Mevzuat Bilgi Sistemi

2.YARGI KARARLARI [MAHKEME KARARLARI] : Hukuk alanında çalışacak herkes, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay,  Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına ihtiyaç duyar. Bu yüzden bu kararlara nereden ulaşılabileceğini bilmemiz gerekir. 
a) Anayasa Mahmesi Kararları ; Resmi Gazete ve Anayasa Mahkemesi Kararları Dergisinde yayımlanır..
b) Yargıtay Kararları : Yargıtay Kararları Dergisinde yayımlanır.
c) Danıştay Kararları : Danıştay Kararları Dergisinde yayımlanır.
d)Askeri Yargıtay Kararları : Askeri Yargıtay Kararları Dergisi ve Askeri Yargıtay Dergisi , içtihadı birleştirme kararlarına ; www.msb.gov.tr/Birimler/ASYAR/asyrg.htm adresinden ulaşabilir 
e) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararları : Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Dergisinde
f)Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları : Eski kararları resmi gazetede aramak gerekir. 
   *2012 yılının sonunda faaliyete geçmiştir 
 Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Dergisinde yayımlanır.

Bölüm 2 : TOPLUMSAL DÜZEN KURALLARI 


1.HUKUK KURALLARI : Öncelikle hukukun en basit tanımından başlayalım ; 

  • Hukuk, hukuk kurallarının bir araya gelmesinden oluşmuş bir düzendir.
  • Hukuk Kuralları, devletin yetkili organları tarafından konulan ve insan davranışlarını düzenleyen ve cabir ile müeyyidelendirilmiş emir ve yasaklardır. 
Bir cümlenin hukuk kuralı olabilesi için öncelikle yukarıda yaptığımız tanıma  göre şu dört şartın yerine getirilmesi lazım 
I - Emir veya yasak içermesi gerekir. Hukuk kurallarının bir emir veya yasak içermelerine,bir olması gerekeni ifade etmelerine normatiflik denir.
II- Söz konusu emir veya yasağın bir huku kuralı olabilmesi için, bir insan davranışını düzenlemeye yönelik olması gerekir . Yani hukukun konusu insan davranışlarıdır.(Hukuk kurallarının muhattabı insandır.)
III- Emir ve Yasağın hukuk kuralı olabilmesi için , söz konusu emir ve yasağın, herhangi biri tarafından değil, devletin yetkili organları tarafından korunması gerekir. Yani , hukuk kurallarının koyucusu devletin yetkili organlarıdır . 
IV- Devletin yetkili organlarınca konan ve insan davranışlarını düzenlemek için konulan emir ve yasakların hukuk kuralı olabilmesi için cebir ile müeyyidelendirilmiş( yaptırım) olması gerekir.

2.DİN KURALLARI : Bir toplumu düzenleyen ikinci kural din kurallarıdır. 

  • Din Kuralları, ilahi irade tarafından konulduğuna inanılan ve insan davranışlarını düzenleyen ölünce öbür dünyada cehennem azabı çekileceği korkusuyla müeyyedilendirilen emir ve yasaklardır. 
  • Özü itibariyle hukuk kuralları gibi emir ve yasak içermeli.
  • İnsan davranışlarını düzenlemeye yöneliktir .
  • Din kuralları koyucusu "ilahi irade" dir.
  • Müeyyideleri ancak ölünce öbür dünyada cehennem azabı çekme korkusudur.

HUKUK DİN İLİŞKİSİ : Normalde din kuralı olan bir kuralken, kendisine bu dünyada gerçekleşen cebri bir müeyyideye bağlanırsa, aynı zamanda hukuk kuralı halinede gelebilir. 
ÖRNEĞİN: Bir ülkede oruç tutmayanlara para cezası veya hapis cezası verilirse, artık oruç tutma kuralı, sadece bir din kuralı değil, aynı zamanda hukuk kuralı halinede gelmiş olur.

3.AHLAK KURALLARI : Bir toplumu düzenleyen üçüncü kuraldır.

  • Ahlak Kuralları, kişinin kendi vicdanı tarafından konulan ve yine kişinin kendi kendi davranışlarını düzenleyen ve vicdan azabı ile müeyyidelendirilmiş emir ve yasaklardır. 
  • Normatiflik özelliğine sahirtir.
  • Muhatabı insandır.
  • Ahlak kurallarının koyucusu, insanın kendi vicdanıdır.
  • Müeyyidesi vicdan azabıdır.

HUKUK- AHLAK İLİŞKİSİ:Genelde hukuk kuralları ile ahlak kuralları arasında örtüşme vardır. Ahlakın emrettiğini çoğunlukla hukuk da emreder.
ÖRNEĞİN : Eşlerin birbirine sadık kalması, hem ahlakın, hem de hukukun emridir.
Ancak ahlakın her emrettiği şeyi hukukun emrettiği müeyyideye bağladığı söylenemez.
ÖRNEĞİN : "Yaşlılara yardım et" bir ahlak kuralıdır ; ama genel olarak bi hukuk kuralı değildir. 
Bu anlamda hukukun bazen" minimum ahlak "olduğu söylenir. 

  • Ancak hukuk ile ahlak arasında tam bir örtüşme yoktur.

4.ÖRF VE ADET KURALI : Bir toplumu düzenleyen dördüncü kuraldır.

  • Örf ve Adet Kuralları, kişinin içinde bulunduğu belirli bir toplumsal çevre tarafından konulan ve insan davranışlarını düzenleyen ve uyarma, kınama, dışlama, linç gibi çok değişik müeyyideleri olabilen emir ve yasaklardır.
  • Normatiflik özelliğine sahiptir.
  • Muhattabı insanlardır.
  • Örf ve adet kurallarının koyucusu , belirli bir toplumsal çevredir.

NOT: Hukuk kurallarının ihlaline tepki olarak gösterilen cebir, hukuka uygundur, bir haksız fiil yahut bir su oluşturmaz. Buna karşılık alelade örflerin ihlaline tepki olarak gösterilen cebir çoğunlukla hukuk düzenine aykırıdır ve bir haksız fiil veya suç oluşturur.

HUKUK ÖRF ve  ADET İLİŞKİSİ : Aralarında bazen örtüşme bazense  çatışma vardır.

 Bölüm 3 : HUKUKUN KAYNAKLARI 


1.HUKUKUN ASIL KAYNAKLARI

A)YAZILI KAYNAKLAR:
-Anayasa 
-Kanun 
-Kanun Hükmünde Kararname
-Uluslararası Andlaşmalar
-Tüzük
-Yönetmelik

B)YAZISIZ KAYNAKLAR:
-Örf ve Adet 

2.YARDIMCI KAYNAKLAR:

A)DOKTRİN( BİLİMSEL KAYNAKLAR)

B)İÇTİHAT(YARGI KARARLARI)


NORMLAR HİYERARŞİSİ:  Bu normlar arasında altlık-üstlük ilişkisi vardır.
En üstte ANAYASA, altında KANUN, kanunun altında TÜZÜK, tüzüğün altında YÖNETMELİK vardır.


Bölüm 4 : HUKUK DALLARI 


1.KAMU HUKUKU - ÖZEL HUKUK AYRIMI 

A)ÖZEL HUKUK :Kişilerin birbiri ile olan ilişkilerini, eşitlik ve irade serbestesi esasına göre düzenleyen hukuk kurallarının bütünü olarak tanımlanır.Özel hukuk ilişkisi iki taraflıdır , ortaya çıkabilmesi için tarafların karşılıklı anlaşması gerekir.Herkes kendi iddiasını ispatlamak zorundadır. Kimse re'sen icra yetkisine sahip değildir.

B)KAMU HUKUKU :Bir devletin teşkilatını, bir devlet ile bir başka devlet ile bir başka devlet ve bir devlet ile bireyler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür.
Taraflardan biri olan devlet üstün durumdadır. Kamu ilişkisi tek taraflıdır.Devlet iradesini açıklamakla  hukuki ilşki ortaya çıkar. Devlet aldığı kararları re'sen icra edebilir.


A)ÖZEL HUKUK :                                                              

  • MEDENİ HUKUK : 

  1. Kişiler Hukuku
  2. Aile Hukuku
  3. Miras Hukuku
  4. Eşya Hukuku

  • BORÇLAR HUKUKU
  • TİCARET HUKUKU
  • DEVLETLER ÖZEL HUKUKU
  • İŞ HUKUKU
  • MEDENİ USUL HUKUKU
  • İCRA ve İFLAS HUKUKU


 B)KAMU HUKUKU :

  • ULUSLARARASI HUKUK
  • ANAYASA  HUKUKU
  • İDARE HUKUKU
  • VERGİ HUKUKU
  • CEZA HUKUKU

Bölüm 5: YARGI ÖRGÜTÜ 


YARGI VE MAHKEME KAVRAMI ;
*YARGI, Hukuki uyuşmazlıkları kesin olarak karara bağlama demektir.
*MAHKEME, Hukuki uyuşmazlıkları kesin olarak karara bağlayan kuruluşlara denir.

BAĞIMSIZ MAHKEMELER :Hiçbir organ, makam, merci veya kişi tarafından yargı yetkisini kullanırken kendilerine emir veya talimat verilemeyen genelge gönderilemeyen, tavsiye ve uyarıda bulunulamayan, kararları yasama ve yürütme organları bağlayan, kararları bu organlarca hiçbir surette  değiştirilemeyen ve yerine getirilmesi geciktirilemeyen görevlerinde bağımsız ve teminatlı hakimlerden meydana gelen kuruluşlardır.
* Kararları aynı yüksek mahkemede temyiz edilen mahkemelerin oluşturduğu topluluğa yargı kolu(yargı düzeni) denir.
*6 çeşit yargı kolu vardır.

1.ANAYASA YARGISI:

  • Kanun koyucu TBMM'dir.
  • Anayasa yargısı, kanunların anayasaya uygunluklarını denetler.
  • Anayasa mahkemesi 17 üyeden kurulur.
  • Anayasa mahkemesinde 3 üyeyi TBMM, 14 üyeyi Cumhurbaşkanı seçer.
  • Cumhurbaşkanının 4 üyeyi doğrudan seçme hakkı vardır.TBMM'nin böyle bir yetkisi yoktur.
TEMEL GÖREVİ: Kanun, Kanun hükmünde kararname, TBMM içtüzüğünün Anayasaya şekil ve  esas bakımından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliğini yalnızca şekil ve esas bakımından inceler. Milletler arası antlaşmalar, olağanüstü hal ve parlamento kararlarının Anayasaya uygunluğunu denetler.
EK GÖREV ve YETKİLERİ :

  • Bireysel başvuruları karara bağlamak.
  • Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Yüksek Mahkeme Üyeleri gibi bazı kişileri Yüce Dİvan sıfatı ile yargılamak.
  • Siyasi partilerin kapatılmasına karar vermek.
  • Siyasi partilerin mali denetimini sağlamak.
  • Yasama dokunulmazlığının kaldırılması kararlarını denetlemek.
  • Milletvekillliğinin düşmesi kararlarını denetlemek.
  • Uyuşmazlık Mahkemesine başkan seçmek.
ANAYASAYA UYGUNLUK DENETİM ŞEKİLLERİ(DENETİM YOLLARI) :

1.SOYUT NORM DENETİMİ ( İPTAL DAVASI) : Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmalarıyla gerçekleştirilen denetimdir. İptal Davası açma yetkisi Cumhurbaşkanına, iktidar ve anamuhalefet partisi meclis gruplarına ve TBMM üye tam sayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere (yani 110 milletvekiline) aittir.
İptal davası açma süresi 60 gündür.
Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren 60 gün içinde Anayasa Mahkemesine iptal davası açmaları gerekir.

2.SOMUT NORM DENETİMİ (İTİRAZ YOLU) : Anayasaya uygun olup olmamasına bağlı olması halinde yapılan denetimdir. Somut norm denetimine ancak kanun ve kanun hükmünde kararnameler konu olabilir.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden itibaren üzere 5 ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır.

3.BİREYSEL BAŞVURU YOLU : Temel hak ve hürriyetleri ihlal edilen kişilerin, diğer başvuru yollarını tükettikten sonra, Anayasa Mahkemesine başvurmalıdır.
➽ Başvuruda buluna bilmek için olağan kanun yollarının hepsi tüketilmiş olmalıdır.

İÇ YAPISI VE ÇALIŞMA DÜZENİ :

  • İki bölüm ve Genel kurul halinde çalışır.
  • Siyasi partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalara Genel Kurulca bakılır, bireysel başvurularsa Bölümlerce karara bağlanır.
  • Bölümler başkanvekili başkanlığında dört üyenin katılmasıyla toplanır
  • Genel Kurul, Mahkeme Başkanının veya Başkanın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında en az on iki üye ile toplanır.
  • Bölümler ve Genel Kurul  toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğuyla karar verir.Üçte iki oy çoğunluğu şarttır.
  • Anayasa mahkemesi görüşmeleri gizlidir.Üyeler çekimser oy kullanamaz. Üyeler, ya başvurunun reddi, ya da kanunun iptali yönünde oy kullanabilirler.
   

2.ADLİ YARGI  

  • Olağan ve genel yargıdır. diğer yargı kollarının görevine girmeyen davalara adli yargıda bakılır. Uyuşmazlık, anayasa yargısının , idari yargının, askeri ceza yargısının, askeri idari yargının görevine girmiyorsa, adli yargının görevine girer. 
  • ADLİ YARGI KAPSAMI EN GENİŞ YARGIdır.
  • Ülkemizde Adli Yargı hali hazırda iki derecelidir.

1.ÜST DERECE MAHKEMESİ YARGITAY

A)Büyük Genel Kurul

  • HUKUK GENEL KURULU ( 23 HUKUK DAİRESİ) 
  • CEZA GENEL KURULU (23 CEZA DAİRESİ)

2.İLK DERECE MAHKEMELERİ

a)Hukuk Mahkemeleri

  • Sulh Hukuk Mahkemeleri
  • Asliye Hukuk Mahkemeleri
b)Ceza Mahkemeleri

  • Asliye Ceza Mahkemeleri
  • Ağır Ceza Mahkemeleri

3.İDARİ YARGI
Hukuk alanında kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümlendiği yargı koludur.



A) İLK DERECE MAHKEMELERİ
1.İDARE MAHKEMELERİ: İptal ve tam yargı davalarına idare mahkemeleri bakar.
Kural olarak, kurul halinde  bir başkan ve iki  üye toplanır ve oy çokluğuyla karar alır.
Toplamı 30.000 TL'yi geçmeyen tam yargı davaları tek hakimle karara bağlanır.
NOT: İdare mahkemelerinin tek hakimle vermiş olduğu kararlara karşı yapılan itiraz bölge idare mahkemelerinde, kurul halinde verdiği kararlara karşı temyiz başvurusu ise Danıştayda incelenir .
2.VERGİ MAHKEMELERİ: Vergi uyuşmazlıkları konusunda ilk derece mahkemesi olarak görev yapar. Bir başkan ve yeteri kadar üyeden oluşur. Tek hakimli ve kurul halinde olmak üzere iki şekilde çalışır. Kurul, bir başkan ve iki üyeden oluşur.Toplamı  30.000 TL'yi geçmeyen  davalara tek hakim bakar. Tek hakimli vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, itiraz yoluyla bölge idare mahkemelerinde başvuruda bulunulur. Kurul halinde vergi mahkemesi kararlarına karşı ise temyiz yoluyla Danıştay'a başvurulur. 
*Her ilde vergi mahkemesi yoktur.

3.DANIŞTAYIN BİR DAİRESİ: Danıştay Kanunun 24. maddesinde sayılan davalara Danıştay'ın bir dairesi ilk derece mahkemesi olarak bakar.

B)BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ : 
Bu mahkemelerin başlıca görevi idare mahkemeleri tarafından kararlara karşı istinaf başvurularını incelemektedir. Bölge idare mahkemelerinden biri idare, diğeri vergi olmak üzere en az iki daire bulunur.

C)ÜST DERECE MAHKEMESİ (TEMYİZ MAHKEMESİ) DANIŞTAY:
Anayasal statüde bir üst düzey mahkemesidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar .
Dörtte üçü oranında idari yargı hakim ve savcılardan oluşur, Bunların dörtte biri Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.

Bölüm 6 : DAVA TÜRLERİ


*Bir kişinin hakkı bir başÖzel ka kişinin hakkı yüzünden ihlal edilmiş olabilir. Hakkı ihlal edilmiş olan kişinin zararının tazmini isteme gibi bi hakkı ve ihlal edilen hakkının hakının ihlal edilmemesini talep etme hakkı vardır. Buna hukukta talep hakkı denir. İyi niyetli kişiler, iyi niyetli kişiler bu talebi  kabul ederek, başvuran kişinin talebini tazmin eder veya etmez..

Kimse kendi hakkını geri kendi  alamaz. Buna "ihkak-ı hak yasağı ( kendiliğinden hak alma yasağı) " denir.
Bu durumda hakkı ihlal edilen kişinin hakkını alabilmesi için mahkemeye başvurması gerekir.
Hakkı ihlal edilen kişinin hakkının yerine getirilmesi için mahkemeye başvurmasına dava denir.


1.HUKUK DAVALARI

Özel hukuk medeni hukuk, borçlar hukuku ve ticaret hukuku alanındaki bir hakkı ihlal eden kişinin açtığı davalardır.

  • Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk mahkemelerinde açılır.
  • Hukuk davaları içeriklerine göre değil, davacının mahkemeden istediği hukuki korunmanın niteliğine göre sınıflandırılmaktadır.


A)EDA DAVALARI ( EDİM DAVALARI):Davacının belirli bir şeyin verilmesi, 
 bir şeyin yapılması veya yapılmaması için açılan davalardır.

  • Davacı, mahkemeden davalının bir şeye vermeye, bir şeyi yapmaya veya yapmamaya mahkum edilmesini talep eder.


B)TESPİT DAVALARI : Bir hakkın, bir hukuki ilişkinin varlığı ya da yokluğunun ya da bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesini talep edildiği davalardır.

  • Bir hukuki ilişkinin varlığının tespitine ilişkin tespit davalarına müspet tespit davası denir.
  • Bir hukuki ilişkinin yokluğunun tespitinin istendiği tespit davalarına da menfi tespit davası dır.


C)İNŞAİ DAVALAR (YENİLİK DOĞURAN DAVALAR ): Daha önce var olmayan veya var olan bir hukuki durumun içeriğini değiştirmeye veya bu hukuki durumu sona erdirmeye yönelik olan davalardır.
*Hakimin verdiği karar, yenilik doğurucu bir karardır.

2.CEZA DAVALARI 

Ceza hukukuna ilişkin bir uyuşmazlığın çözülmek üzere yargılama makamının, yani  mahkemenin önüne getirilmesidir.

A)KAMU DAVASI : Savcı tarafından, devlet adına açılan ceza davasıdır.

3.İDARİ DAVALAR 

İdarenin idare hukukuna dayanarak yaptığı eylem ve işlemlerden doğan ve idari yargıda bakılan davalardır.

A)İPTAL DAVASI : Menfaatleri ihlal edilen kişiler tarafından ve bu işlemlerin iptali için açılan davalardır.
*Re'sen araştırma ilkesi geçerlidir.

B)TAM YARGI DAVALARI :İdari işlem ve eylemler neticesinde kişisel hakları doğrudan doğruya ihlal edilmiş olan kişilerin uğradıkları zararın giderilmesi istemiyle idari yargıda açtıkları davalardır.

1.TAZMİNAT DAVALARI : İdari işlem veya eylem nedeniyle parayla ölçülebilen zarara uğrayan kişinin , idarenin bu zararı karşılayacak miktarda kendisine para ödenmesi istemiyle açtığı davadır.

2.İDARİ SÖZLEŞMEDEN DOĞAN DAVALAR : İdari sözleşmelerin uygulanmasından  doğan davalar da tam yargı davası olarak kabul edilir.

3.VERGİ DAVALARI : Vergi mükellefleri ve sorumluları tarafından vergi mahkemelerinde açılan davalardır